LOZAN’A GİDEN YOL

Lozan’da Türk tarafının görüşmeleri, İngiliz ve Fransızların kontrolündeki telgraf hatlarından geçiyordu. Hatta şifreleri karşı tarafça çözülüyordu. Türk heyetinin elinde kırmızı çizgilere dair 14 maddelik talimatname vardı. Acaba ne kadarını koparabileceklerdi?
1 Ağustos 2016 Pazartesi
1.08.2016

I.Cihan Harbi’nden sonra Almanya ile Versay, Avusturya ile Saint Germain, Macaristan ile Trianon ve Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması imzalandı. Almanya, Batı Prusya, Saarland ve Alsace-Lorraine gibi Alman yurtlarını kaybederken, Avusturya’dan koparılan topraklar üzerinde yeni devletçikler kuruldu. Bulgaristan ve Macaristan da bir mikdar toprak kaybetti. Hepsi imparatorluktan basit birer ulus-devlete dönüştürüldü. Bu müzakereler birkaç ayda bittiği halde, Osmanlı Devleti’yle müzakereler uzun sürmüştür.



Türk heyeti Lozan'da

Eldeki koz

Baştaki Jön Türklerin macera uğruna girdiği bir savaşta mağlup olarak topraklarının çoğunu kaybeden Osmanlı Devleti’nin yeni bir maceraya girişmesini önlemek isteyen müttefikler, Anadolu’da muayyen yerleri işgal etti. Bir yandan da sulh için Paris’te müzakereler başladı.

İttihatçı düşmanı yeni padişah Sultan Vahideddin, savaşın tek suçlusu olarak Jön Türkleri işaret ederken, bir yandan da Anadolu’daki halkın direnişini bir elde toplayarak sulh müzakerelerinde koz olarak ileri sürmek ve Türklerin elini güçlendirerek daha iyi şartlarda bir antlaşma yapmayı umuyordu. Bu sebeple Anadolu’ya fevkalâde salahiyetli bir müfettiş gönderdi: Mustafa Kemal Paşa. Bu müfettiş, umulmadık bir şekilde Anadolu’da alternatif bir hükümet kurdu.

Bu arada Paris’in Sevr banliyösünde 10 Ağustos 1920’de bir antlaşma paraf edildi. Bu antlaşma ile İstanbul ve Anadolu Osmanlı Devleti’ne bırakılıyor; fiilen işgal altında bulunan Suriye, Irak, Filistin, Doğu Trakya, İzmir, Antalya gibi topraklarda İngiliz, Fransız, Yunan ve İtalyan hâkimiyeti tanınıyor; Boğazların idaresi, milletlerarası bir komisyona devrediliyordu. Yunan işgalindeki İzmir’in geleceği 5 yıl sonra yapılacak plebisit [halk oylaması] neticesine bağlanıyordu. Osmanlı Devleti, ancak muvakkat bazı tahditlerle, olduğu gibi devam edecekti.

Hükümet ve padişah kabul etmediği için Sevr Antlaşması’nın ölü doğması üzerine, İngiltere, Anadolu hareketine yaklaşıp saltanatı gözden çıkardı. Bir yandan Yunanları Anadolu içlerine sürerken, öte yandan kazanması için Ankara’nın önünü açtı.

 

 

Lord Curzon ile İnönü'yü tasvir eden karikatür

Yunanlar yenildikten sonra, 10 Ekim 1922’de Mudanya’da mütareke yapıldı. Lozan’da yapılacak sulh müzakerelerine İstanbul hükümetinin de çağrılması üzerine telaşlanan Ankara, saltanatı kaldırdı. İngiltere’nin teklifi, zaten saltanatın kaldırılması için bir taktikti. Ankara hükümeti, 20 Kasım 1922’de sulh müzakereleri için Lozan’a bir heyet gönderdi.

Başvekil Rauf (Orbay), Hariciye Vekili Yusuf Kemal (Tengirşenk), Dâhiliye Vekili Fethi (Okyar) ve Kazım Karabekir beklenti içinde iken, heyetin başına hayatında yurt dışında bulunmamış, hiç diplomasi tecrübesi olmayan, üstelik kulağı da işitmeyen, sadece sadakati ile öne çıkmış bir asker, İsmet Bey (İnönü) tayin edildi. Bunun için Yusuf Kemal Bey ‘sıhhî sebeplerle’ vazifeden alınıp, yerine İsmet Bey getirildi. Hasan Saka ile Rıza Nur da delegeydi.

Heyet 100 kişiyi aşıyordu. Müşavirler arasında, Celal Bayar, İzmir suikasti sebebiyle asılan Cavid Bey, Yahya Kemal Beyatlı gibi isimler de vardı. Bunlar arasında Hahambaşı Hayim Naum Efendi’nin varlığı ise dikkat çekiciydi. Bu kişinin, müttefiklerle heyet arasındaki gizli görüşmelere aracılık yaptığı söylenirdi.

 


Lozan karakterleri

 

 

Kırmızı Çizgiler

Tarafsız bir memleket olan İsviçre’nin Lozan şehrine trenle 5 günde varan İsmet Bey’in cebine 14 maddelik bir talimatname konmuştu: 1-Musul, Kerkük ve Süleymaniye alınacak. 2-Doğu Trakya’da 1914 sınırı muhafaza edilecek. 3-Batı Trakya’da plebisit yapılacak. 4-Pek ümitle olmasa da Ege adaları istenecek. 5-Fransızlarla anlaşılan Suriye sınırı tanınacak. 6-Ermeni yurdu kurulmayacak. 7-Boğazlarda yabancı askeri olmayacak. 8-Kapitülasyonlar kaldırılacak. 9-Azınlıklar mübadele edilecek. 10-Dış borçlar, Osmanlı’dan ayrılan devletlere taksim edilecek; Yunanistan’dan alınacak harb tazminatına mahsup edilecek veya 20 sene ertelenecek. 11-Orduya tahdit getirilmeyecek. 12-Azınlıklar, Türk kanunlarına uyacak. 13-Müslüman vakıfları önceki anlaşmalar çerçevesinde devam edecek. 14-Osmanlı’dan ayrılan memleketler için Misak-ı Millî’nin plebisit hükümleri tatbik edilecek.


Uşi Şatosundaki Lozan konferansı plaketi

Konferans, Mont Benon gazinosunda başladı; Uşi’deki Şato Oteli’nde devam etti. Çeşitli komisyonlar kuruldu. Kurt İngiliz diplomat Lord Curzon, oyunbazlıkları ile konferansın hâkimiydi. Müzakereler, bir anlaşmaya varılamadığı için 4 Şubat 1923’de kesildi. Bunun sebebi olarak Londra’nın koştuğu şartların kabulünü istemesi olarak verilir. Bunlar hilâfetin kaldırılması, kapitülasyonların muhafazası ve Musul’dan vazgeçilmesidir.

İsmet Bey döndü. Eskişehir’de Gazi ile görüştü. Savaştan yılmış Ankara, şartları kabul ediyordu. Halbuki müzakereler başlamadan Paris’e giden İsmet Bey, burada Muslim Standart gazetesine, halifeliği sıkı sıkı koruyacakları beyanatı vermişti. İngiltere parlamentosu, ancak 3 Mart 1924’de halifelik kaldırıldıktan sonra Lozan’ı görüşmeye başlamış ve kabul etmiştir.

 


İnönü ve Venizelos

Müzakereler sırasında Türk tarafının görüşmeleri, İngiliz ve Fransızların kontrolündeki telgraf hatlarından geçiyordu. Hatta şifreleri karşı tarafça çözülüyordu. 24 Temmuz 1923’te Türkiye ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya tarafından Lozan Antlaşması imzalandı. Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Rusya sonradan antlaşmaya imza koydu.

Konferansta bütün inisyatifi otoriter bir şekilde elinde tutarak, delegelerle bile paylaşmayan İsmet İnönü, Türk amme efkârında tavizkâr davranmakla itham edildi. Ankara’nın ilk meclisindeki savaşçı kadroların, bu haliyle Lozan’ı kabul etmeyeceğini bilen Mustafa Kemal Paşa, meclisi dağıtarak tamamı kendi taraftarlarından teşekkül eden yeni bir meclise antlaşmayı kabul ettirdi. Buna rağmen 14 milletvekili red oyu kullandı. 6 Ağustos 1924’de yürürlüğe giren antlaşma, Türkiye’nin içine kapanması ve sert bir inkılap devresinin de başlangıcı oldu.

Lozan’ın ne getirip, ne götürdüğünü, bir başka deyişle zafer mi, hezimet mi olduğunu, bir başka yazıda ele alırız inşallah…