DENİZ HAMAMINDAN, KADINLAR PLAJINA

Eskiden sahillerde erkeklerle kadınların ayrı ayrı denize girdiği deniz hamamları vardı. Bugünki havuzlara benzeyen deniz hamamları, halkın sadece serinleyip yüzdüğü değil, sosyalleşme imkânı da bulduğu mekânlardı.
27 Ağustos 2014 Çarşamba
27.08.2014

Eskiden sahillerde erkeklerle kadınların ayrı ayrı denize girdiği deniz hamamları vardı. Bugünki havuzlara benzeyen deniz hamamları, halkın sadece serinleyip yüzdüğü değil, sosyalleşme imkânı da bulduğu mekânlardı.

Vaktiyle erkeklerle kadınların ayrı ayrı denize girdiği deniz hamamları vardı. Yeni devirde denize karışık girmenin yaygınlaşmasıyla, bunlar birer ikişer ortadan kalktı. Yerini kadınlar plajı aldı. Muhafazakâr turizmcilerin açtığı kadınlar plajı, 28 Şubat hengâmında kapatılmıştı. Geçenlerde, Antalya’da “kadınlara pozitif ayrımcılık” için kurulan kadınlar plajının, böyle bir hayat tarzını kabul etmediklerini söyleyen kadınlı-erkekli bir grup tarafından basılması, hâdisesi medyaya aksetti.

“Namus elden gidiyor”

Denize girme âdetinin, Tanzimat’tan sonra Avrupalılar tesiriyle girdiği söylenirse de doğru değildir. İslâm geleneğinde yüzmek makbuldür. Hazreti Peygamber yüzmüş; çocuklara yüzme öğretilmesini de tavsiye etmiştir. Sultan Fatih, Yavuz Sultan Selim, Sultan II. Selim, Sultan I. Ahmed ve Sultan Genç Osman’ı Boğaz’da yüzdüğünü; hatta sefer sırasında büyük nehirlere girdiğini biliyoruz. Osmanlı cemiyeti, denizlere meydan okuyan nice büyük denizci yetiştirmiştir.

Vaktiyle denize girme ihtiyacını, sahilden 15-20 metre ileride, etrafı tahta çevrili dışarıdan görülmesi imkânsız havuz şeklinde tahtadan deniz hamamları karşılardı. Denize girmeye müsait, akıntısız yerlerde, suya mukavemetli keresteden kazıklar çakmak suretiyle kurulurdu. Ortası havuz şeklinde olup, etrafı ızgaralarla kapatılırdı. Dışarıdan görülmemesi için de üzerine branda gerilirdi. Sahile iskeleyle bağlanırdı. Bu havuzun iç duvarlarına, yüzme bilmeyenlerin tutunması için boydan boya halat çekilirdi. Büyükleri 20x30; küçükleri ise 15x20 metre ebadındadır. Derinliği ise 1,5 metredir. Boğulma hâdiselerinin çokluğu sebebiyle, deniz hamamları dışında denize girmek yasaktı.

                               Eski usulde erkekler ve kadınlar için ayrı birer deniz hamamı

Evliya Çelebi, XVII. asırda Eyüp ve Langa’daki “derya hamamlarını” anlatır. İstanbul’da öteden beri Büyükdere, Bakırköy, Yeşilköy, Moda’da denize girilirdi. XIX. asırda ilki Galata Köprüsü ayağı, ikincisi Salıpazarı ve üçüncüsü de Kumkapı’da olmak üzere giderek arttı. Bu asrın sonunda 60 kadar hamam vardı. Hemen yarısı kadınlara aitti.  Moda, Beylerbeyi, Salıpazarı, Paşabahçe’de yalnız kadınlara mahsus deniz hamamları vardı. Kadıköy, Büyükada, Büyükdere, Beşiktaş, Salacak, Bebek, Kabataş, Üsküdar, Çengelköy, Tarabya, Yeniköy, Çatladıkapı, Yenikapı, Ahırkapı, Üsküdar-Ayazma İskelesi, Heybeliada, Kuleli, Beykoz, Yenimahalle, İstinye, Kuruçeşme, Kumkapı, Samatya, Makriköy (Bakırköy), Ayastefanos (Yeşilköy), Ortaköy ve Davutpaşa’da, hem kadınlar, hem de erkekler için yan yana deniz hamamları vardı. Bunların arasında ses işitilmeyecek kadar, mesela 50 metre mesafe bırakılır; erkeklerin seyretmek maksadıyla yanaşmaması için polis sandalı bu arada devriye gezerdi. Büyükçesi erkeklere tahsis edilmekle beraber; kadınlar kısmı daha kalabalık olurdu.

XX. asır başlarında artık İstanbul’un her iki tarafındaki sahillerde, çok deniz hamamı vardır. Sadece Pâyitahtta değil; İzmir, Antalya, Mersin, Beyrut, Lazkiye, Bingazi, Selanik ve bazı Karadeniz şehirlerinde deniz hamamlarına rastlanmaktadır. Meşrutiyet devrinde ilk defa İngilizler Tarabya’da kadınlı-erkekli denize girdiler. Bunları Beyaz Ruslar takip etti. İstanbul’un işgalinden sonra, işgal kuvvetlerinin askerleri, Yeşilköy’de aileleriyle denize girdiler. Halk, “namus elden gidiyor” diyedursun, ecnebilerin girdiği karışık plajlar yayıldı. Cumhuriyetten sonra Müslümanlar için de umumileştirildi. 1970’lerde deniz hamamları ortadan kalktı.

                                                     Üsküdar'da deniz hamamı

Her yerde denize girilmez

Bir deniz hamamının hangi hususiyetleri taşıması gerektiği, şehremaneti (belediye) tarafından tesbit ve ilan edilir; iki-üç seneliğine ihale olunurdu. Hamam ustaları gayrımüslim ise de, işletmecileri ekseri Müslümanlardandı. Hangi hamamın kime ihale edildiği, yaz başında gazetelerde ilan olunurdu. Buna rağmen, bazıları kaçak deniz hamamı kurar; belediyeyi uğraştırırdı. Bazı yalıların önünde ev halkına mahsus hususi deniz hamamları bulunurdu.

Deniz hamamları mevsimlikti. Yaz başında kurulur; yaz bitince sökülür; kerestesi bir yerde saklanırdı. Zira fırtınaya kapılabilir veya gemi çarpabilirdi. Sökülmeyenleri de sene boyu harab olduğundan, tamir edilir; boyanırdı. En büyük kaza, çivi çıkması veya kazık çürümesi sebebiyle yaşanırdı. Bu sebeple, belediye, dikkatli olmaları hususunda, işletmecileri ikaz ederdi. Giriş ücreti belediye tarafından tesbit edilir. Ekserisi Ermeni biletçiler ile hamam hademesi hizmet eder.

                                          1920'lerde Samsun'da bir deniz hamamı

Deniz hamamının dışında, ücretine göre umumi veya hususi soyunma kabinleri, dinlenme yerleri, gazoz, kahve satılan bir büfe ve tuvalet bulunurdu. Cankurtaran çalıştırmak mecburi idi. Bazılarında yüzme hocası bile bulunurdu. İçki asla satılmaz; içkili kimse hamama alınmazdı. İşletmeci, havlu ile deniz kıyafetleri de bulundururdu: Erkekler için dizi örten peştamal veya “deniz donu”; kadınlar için boyundan diz altına kadar gecelik misali “denizlik” ile girmek mecburi idi.

                               Solda, deniz hamamının içi; sağda bir yalı önündeki hususi deniz hamamı

Eskiden kibar hanımlar, denize girmeye ve güneşe çıkmaya alışık değildi. Bu sebeple deniz hamamlarına pek rağbet etmezlerdi. Buna rağmen, deniz hamamları yaz boyu bilhassa tatil günleri dolup boşalırdı. Buralar, sadece serinleyip yüzdüğü değil, sosyalleşme imkânı da bulduğu mekânlardı. Kaç-göç geleneği, kadınların daha rahat hareket etmesine imkân verdiği için, bir bakıma “hürriyet” demekti. Kadınlar hamamı, kadınlar tuvaleti, kız mektepleri gibi, deniz hamamları da kadınların rahat hareket etmesi maksadına matuftu.

            Amerika'da plaj polisi, mayo boyunu ölçüyor (1922)