1914’ün KAYIP NESLİ
I.Cihan Harbi’nin acı bilançosu

Cihan Harbi’ne katılan yüzbinlerce genç, harb meydanlarında veya esaret kamplarında hayatını kaybetmiş; hayatta kalanlar da uğradıkları travma sebebiyle yaşayan birer ölü olarak ömrünü tamamlamıştır.
9 Ekim 2013 Çarşamba
9.10.2013

Cihan Harbi’ne katılan yüzbinlerce genç, harb meydanlarında veya esaret kamplarında hayatını kaybetmiş; hayatta kalanlar da uğradıkları travma sebebiyle yaşayan birer ölü olarak ömrünü tamamlamıştır.

Neşe içinde cepheye giden Alman askerleri (1914). Başlarına geleceklerden habersiz veya aldırmaz şekilde.

Esâret hatıraları beni her zaman cezbeder. Hikâyesi acıklı olsa bile, gerçekçi ve ibretlidir. Bunda belki de 40 günlük bebeğini bırakıp cepheye giden dedemin, Kafkas cephesinde esir düşerek 7 sene Sibirya’da esaret hayatı yaşamasının da rolü vardır. O, hatıralarını yazmadı; ama anlattıkları hâlâ canlıdır. Bizden önceki nesil, dedelerine pek yetişemedi. Bütün dünyada, güle oynaya harbe giden 1914’ün bu kayıp nesli, cephede veya esaret kamplarında hayatını kaybetti. Hayatta kalanlar da uğradıkları travma sebebiyle yaşayan birer ölü olarak ömrünü tamamladı.

Osmanlı esirleri bir başka

Cihan Harbi’nde Osmanlı ordusu Kafkas, Çanakkale, Irak, Mısır, Galiçya, Yemen, İran, Libya ve Suriye cephelerinde savaştı. Geniş bir sahada, sıkıntılı tabiat şartları altında mevcudu, teçhizatı, erzağı noksandı. Zâyiat da fazla oldu. Silâh altına alınan 2,6 milyon kişidir. Takriben ve tahminen, cephede veya yaralanıp hastanede yahud sâri hastalıktan ölenlerin sayısı 325 bin, yaralılar 400 bin, esir, firarî ve kayıplar ise 1.560.000 olmak üzere zâyiat 2.285.000 kişidir.

Esir düşenlerin sayısı 202 bin kadardır. En çok esir 75 bin kişiyle Mustafa Kemal Paşa’nın kumanda ettiği Filistin, ardından 55 bin kişiyle Enver Paşa’nın kumanda ettiği Şark cephesinde verildi.

Suriye ve Filistin 4 sene içinde verilen kaybın mecmuu 138.367 kadardır: 15.364 şehit, 34.199 yaralı, 10.069 kayıp ve 78.735 esir. Bu zayiatın en fazlası, cephenin son muharebesi olan Meggido Muharebesi’nin ardından verilmiştir: 10 bin şehit; 20 bin yaralı; 71.300 esir. (Edward J. Erickson, Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War, Westport Connecticut: Greenwood Press 2001, s. 216.) 

İngilizlere 135 bin, Ruslara 65 bin, Fransızlara 2000, Romenlere 600, İtalyanlara 100 esir düştü. Bunlar seneleri esir kamplarında geçirdi. Sağ kalanlar hasret, acı ve hastalıklarla memleketlerine dönebildi. Harbin dünyaya maliyeti 8 milyondan fazla insan kaybıdır. Fransa, Almanya ve Avusturya aktif erkek nüfuslarının %10’unu; İngiltere, Rusya, Türkiye ve İtalya %5’ini kaybetti. Seferber edilen 63 milyon kişidir.

   Filistin cephesinde İngilizlere esir düşen Osmanlı askerleri (1918)

Kızılhaç ve Kızılay, işbirliği hâlinde kampları ziyaret edip, raporlar hazırlamış; kamp şartlarının iyileştirilmesi için çalışmıştır. Askerler, bu sayede şikâyetlerini dile getirme fırsatı bulmuş; çoğu yerine getirilmiştir. Muamele, mütekabiliyet üzeredir. Yani Osmanlı hükümeti kendi esirlerine nasıl davranıyorsa, prensip itibariyle bunlar da Osmanlı esirlerine öyle davranmıştır. Kamp idarecileri ve Kızılhaç raporları, Osmanlı esirlerinin disiplinli, temiz, ağırbaşlı ve tahammüllü olduğunda hemfikirdir.

İngilizler, Hindistan, Burma, Mısır, Yunanistan, Basra, Bağdad, Kıbrıs, Malta ve Man Adasında; Fransızlar, Korsika ve Güney Fransa’da; Ruslar ise, Hazar’dan Sibirya’ya kadar geniş bir mıntıkada kamplar kurdu. Osmanlı esirleri arasında Rum, Ermeni ve Yahudi askerler de vardır. Müttefik ülkelerdeki Osmanlı vatandaşı siviller ve esirlerin aileleri için de ayrı kamplar kurulmuştur. Irak’ta esir alınan Osmanlı askerlerinin Hindistan’a sevki, Hind Müslümanlarında İngilizlere karşı infiali arttırmıştır.

 Basra'dan Hindistan'a götürülmek üzere gemilere bindirilen Osmanlı askerleri (1917)

Yük vagonunda nakliye

Kamplara nakliye gemi iledir. Gemiye alışık olmayan askerleri yolda deniz tutmuş, kampa hasta düşmüşlerdir. Rus ve Romen kamplarına ise, askerler, pencere ve kapılarına tahta çakılmış, iki kat tahta oturaklı ve köşesinde helâ ihtiyacı için bir kova bulunan yük vagonlarında istif hâlinde götürülürdü. Bunların yarıya yakını yolda ölmüştür. Mamafih, Rus ve Romen askerlerinin cepheye nakli de farklı değildir.

Yerli halktan, esirlere yardımcı olanlar vardır. Hatta Kıbrıs’ta bir imam bu sebeple tevkif edilmiştir. İmkânsızlık, rahatlık veya anavatandaki istikrarsızlık sebebiyle kaçma teşebbüsü azdır. Yerli müslümanlar, mesela Kıbrıs’ta balıkçılar kaçanlara yardım etmiştir. Dedem, kamptan kaçarken, bir Tatar hocanın emsalsiz yardımlarını anlatırdı. Bazısını döndüğünde başka sıkıntılar beklemektedir: Kimi geride ailesini veya evini yerinde bulamamış; kimi zevcesinin kendisini öldü sanıp başkasıyla evlendiğine şahit olmuş; kimisi asker kaçağı diye tevkif edilmiştir.

  Irak cephesinde İngilizlere teslim olan Osmanlı askerleri (1917)

Esirler, Mondros Mütârekesi takiben (1918) deniz yoluyla dönmeye başladı. Müttefikler, Ankara hareketi tarafından kullanılırlar endişesiyle, bir kısım esirleri göndermedi. Ankara da, İngilizlerin, Rusya’daki esirlerin Hindistan’a geçip ayaklanma başlatacağından endişelendiğini düşünerek, bunların geri dönmesi için pek teşebbüste bulunmadı. Son esirler 1922’de dönebildi. Geride birer şehitlik kaldı. Bazı esirler evlenip yerli halka karıştı. Yunanlılara zafer kazanıldıktan sonra Rusya esirleri dönmeye başladı. Yol, iç savaş sebebiyle kapalı olduğundan, kiralanan Japon gemileri ile yolculuk aylarca sürdü. Gemilerden biri Ege’de Yunanlıların eline düştü; içindeki bin kadar asker, 8,5 ay daha İtalya’da esir kampında tutuldu.

Hatıra yazma geleneği zaten bizde güçlü olmadığı için, esâret hatıraları azdır. Bazıları o acı günleri hatırlamak istememiş; bazısının çektiği sıkıntı ve yakalandığı hastalıklar sebebiyle ömrü vefa etmemiştir. Cemalettin Taşkıran’ın esir kampları hakkında derli toplu malumat veren bir eseri vardır.

 Avusturya esir kampında Rus çocuk askerler (1915)