NE MENEM ŞEY ŞU BAŞKANLIK SİSTEMİ?

Şöyle derler: “İngiltere kralı saltanat sürer, hükümet etmez; Amerikan başkanı hükümet eder, saltanat sürmez.” Gerçekten başkan, diktatörleri kıskandıran bir iktidarın sahibidir. Ama Amerika’nın gücü ve istikrarı da bu sayededir.
23 Mayıs 2012 Çarşamba
23.05.2012

Birleşik Amerika’yı kuranlar, bir kralın heybeti ile bir başbakanın gücünü tek kişide birleştirmek istediler. Bir başka deyişle halk tarafından seçilen güçlü bir iktidar arzuladılar. Başkanlık sistemi böylece doğdu. Dünyanın en eski anayasası olan ABD anayasası 1787 tarihli kısa bir anayasadır. Defalarca “düzeltilmiştir”, ama sistemin ve hürriyetlerin sıkı bir teminatıdır.
Amerikan Anayasası - 1787
Denge-fren sistemi
Başkanlık sistemi, parlamenter sistemin aksine, kuvvetler ayrılığını sert biçimde tatbik eden ve icraya belli bir üstünlük tanıyan sistemdir. Başkanlık sisteminde, parlamenter sistemin aksine kuvvetler ayrılığı katıdır. Müesseseler arasında bir denge ve fren usulü kurulmuştur.
Kongre (parlamento) başkanlık sisteminin birinci ayağıdır. Temsilciler meclisi ve senato olmak üzere iki kanatlıdır. Senatoda 50 eyaletin seçilmiş ikişer temsilcisi vardır. İki yılda bir üçte biri yenilenir. Temsilciler meclisinin 435 azası 2 yılda bir dar bölge sistemiyle nüfusa göre seçilir. Kanun yapmak, borçlanmak, vergi koymak, anlaşmaların tasdiki, harb ilanı ve bütçe hazırlamak kongreye aittir.
Başkan 4 sene için iki dereceli seçimle gelir. Ordunun başkumandanıdır. Dış siyaseti tesbit eder. Kanunları veto edebilir. Kongreye karşı mesul değildir. Vatana hıyanet dışında vazifeden alınamaz. Ama kongreyi fesh de edemez. Kanun teklif edemez, ama kongreye mesaj gönderir; partilileri vasıtasıyla kanun çıkarttırabilir.
Azalarını kayd-ı hayat şartıyla başkanın seçtiği federal mahkeme, kanunları tefsir eder. Bu bakımdan gücü büyüktür. Bizdeki anayasa mahkemesine benzer. Mahkeme reisi, protokolde başkandan sonra gelir. Azaları yaşlılıkları sebebiyle muhafazakâr görünür; ama zenci haklarında olduğu gibi icabında ileri işlere imza atar. Siyasî temayüllerini ikinci planda tutmaya itina ederler. Bu sebeple cemiyette büyük itibarları vardır.
Uzun soluklu bir seçim
Başkan 35 yaşını geçmiş, Amerikan vatandaşı olarak doğmuş ve 14 senedir Amerika’da oturmuş kişilerden seçilir. Başkan seçimleri aylarca süren uzun bir prosedürdür. 538 tane 2. seçicinin mutlak ekseriyeti ile başkan seçilemezse, temsilciler meclisi işe karışır ve başkanı seçer. Bu da sadece 1801 ve 1825’de olmuştur.
Bu bakımdan başkan ülkedeki seçmenlerin ekseriyetinin reyini almasa bile, seçiciler sayesinde başkan olabilir. Eskiden 2. seçicileri her eyaletin kongresi seçerdi. Şimdi halk doğrudan seçmektedir. Başkan üst üste sadece iki defa seçilebilir.
Beyaz Saray bir gece ofisidir
Başkanlık sisteminde, başkan bir partinin en güçlü adamıdır. Merasimlerde alkışlanan, ziyafet sofralarında nutuk söyleyen sıradan reisicumhurlara benzemez. Bunların hepsini gündüz yerine getirir; ama esas işine ancak akşamdan sonra vakit bulur.
Eşitler arasında birinci
On tane bakan, meclis dışından ve başkanın emrinde teknokratlardır. Kongreye giderlerse, gazeteci ve seyircilerin yanında otururlar. Başkan Lincoln’ün bir teklifine kabine karşı çıkmış, oylama neticesinde başkan “Evetler 1, hayırlar 7; evetler kazanmıştır” demiştir. Başkanın kadrosu kendisiyle gelir, kendisiyle gider. Dilediği zaman vazifeden alabilir. Başkanın yaptığı tayinleri senato tasdik eder. Başkan ile beraber seçilen başkan yardımcısı senatoya riyaset eder. Çok salahiyeti yoktur; ama başkan ölür veya vazifeden alınırsa, seçime kadar başkan odur.
Abraham Lincoln
Hukuken bütün organlar eşittir, ama siyasî bakımdan kongrenin rolü zayıftır. Devletin resmî teşkilatını gösteren kitapta kongreye 30, başkanlığa ise 500 sayfa ayrıldığını söylemek bunu isbata kâfidir. Amerika’nın dünya siyasetinde nüfuzu arttıkça, başkanın mevkii de güçlenmiştir. Truman, 631 kanunu veto etmiştir. Kongre, başkana karşı, ancak bütçe hazırlanmasında dişini gösterebilir.