SALÂHADDİN EYYÛBÎ KİMİN KAHRAMANIDIR?
Ürdün'de iken Filistinli gençler arasında çok meşhur Yecib Salâhaddin (Salâhaddin lâzım) adlı bir marş dinlemiştim. Kasdedilen Salâhaddin Eyyûbî idi tabii. Hıristiyan Arapların bile, Kudüs'ü “menfur” Yahudilerden kurtaracak bir “Saladin” beklediklerini hayretle görmüştüm.
Salâhaddin Eyyûbî, sadece İslâm âleminde değil, Avrupalılar tarafından da tanınan ve takdir edilen bir şahsiyettir. Hayatı filmlere mevzu olmuştur. Bunda mağluplarına gösterdiği ve Avrupalıların pek yabancı olduğu âlicenaplığın da rolü vardır elbette.
Kürt mü, Türk mü? Arap mı?
Salâhaddin Eyyubî'nin esas ismi Yusuf'tur. Meşhur şahsiyetlere din ve devlete yaptığı veya yapacağı hizmetlere işaret eden övücü sıfatlar vermek adettir.
Doğum yeri olan Irak'ın kuzeyindeki Tikrit, şimdi Salâhaddin diye anılıyor. Saddam'ın da memleketidir. Zavallı, kendisini II. Salâhaddin ilan etmişti.
Salâhaddin Eyyûbî, ırk itibariyle ne Kürt, ne de Türktür. Dedesinin babası Mervan, tarihçi İbni Haldun'a göre Himyer soyundan bir Arabdır. Azerbaycan'ın Düvin şehrinde Revâdiye aşiretinin reisi idi. Sonra Selçuklu atabeyleri tarafından Kuzey Irak'taki Tikrit'e kale muhafızı tayin edildi.
Revâdîler, Kafkasya'ya da sonradan gelmişlerdir. Asılları Yemen'den Basra'ya gelip yerleşen bir Arap aşiretidir. Zamanla Kürt Hizbânê cemaati arasında yaşayarak Kürtleşmiştir. İbni Hallikan, İbni Esîr ve Şerefhan da böyle söyler.
Salâhaddin'in annesi Türk idi. Nitekim kardeşlerinin Turanşah, Tuğtekin, Tokuş, Böri gibi otantik Türk isimleri taşıması tesadüfî değildir. Eniştesi Erbil Emiri Muzaffereddin Gökbörî idi. Parlak Mevlid cemiyetleri tertiplemesiyle tanınmıştır.
Salâhaddin, Kürtleşmiş bir Arab ailesinden gelmekle beraber, yaşadığı vasat itibariyle Türkçe konuşuyordu. Selçuklu Atabeylerinden vazife almıştır. Umumi kaidelere göre biyografisi verildiği zaman “Selçuklu devlet adamı” denilmektedir.
İmparatorluklarda devlet adamlarının, hatta hükümdarların bile muayyen bir ırktan olması bahis mevzuu değildir. Bugün milliyetçi Kürtlerin çok sahip çıktığı Salâhaddin Eyyûbî, bu sebeplerden dolayı tarihî bakımdan Türk sayılıyor.
Mısır ve Suriye'de kurduğu Eyyûbî Devleti ise tam bir Arap devleti karakterindedir. Bu yüksek şahsiyet, bütün Müslümanlar için iftihar kaynağı olduğu gibi, dünya tarihinde de parlak bir nâm ile anılmaktadır. Salâhaddin Eyyûbî'ye bu sual sorulsa idi, muhtemelen şaşırır, “Elhamdülillah Müslümanım” derdi.
Mısır'ın ikinci fatihi
Salâhaddin, ilme ve dine düşkün babası tarafından iyi yetiştirildi. Hâfız ve fakih idi. Selçukluların Tikrit muhafızı oldu. Harblerde dikkat çeken kahramanlığını Suriye Atabeyi Nureddin Zengî'ye anlattılar. O da kendisini yanına aldı.
Selçuklu Devleti giderek zayıflamış, valiler, yarı müstakil devletler halinde hüküm sürmeye başlamıştır. Nureddin Zengi de Irak ve Suriye hâkimi idi.
Bir asırdır Şimali Afrika, Şii mezhebindeki Fâtımilerin elinde idi. Bağdad'daki Abbasî hilafetini tanımayan Fâtımiler, hem Müslümanların inanç birliğini bozuyor, hem de Haçlılarla ittifak yaparak Müslümanların siyasi birliğini bozuyordu.
Haçlılar, İslâm âleminin bu dağınıklığından istifade ederek Antakya'dan Gazze'ye kadar olan Akdeniz sahillerini ele geçirmiş, burada devletçikler kurmuştu. Kudüs'ü de ele geçirmişlerdi.
Anadolu Selçukluları, Suriye'ye yardım edecek halde değildi. Haçlılar buraya hâkim oldu. Bu arada Türk-İslâm âleminde bir uyanış husule geldi. Halifenin iltica ettiği Musul atabeyi İmadeddin Zengi, Suriye'ye geldi. Haçlıları durdurdu.
Oğlu Nureddin Mahmud, Türk-İslâm âleminin en parlak şahsiyetlerindendir. Haleb'deki hâkimiyetini kuvvetlendirdi. Kudüs'ü geri almayı kafasına koydu. Mısır'ı emniyet altına almadan bunun tahakkuk edemeyeceğini biliyordu. Bu acıklı hale son vermek isteyen Nureddin Zengi'ninö nüne bir fırsat düştü. Dağılmanın eşiğine gelen Fâtımiler, Nureddin Zengi'den yardım istedi. O da hayranı olduğu Salâhaddin'i amcasıyla Mısır'a memur etti.
Salâhaddin, Fâtımilere vezir olup kaleyi içeriden fethetti. Fatımiler onun hakiki niyetini anladığında artık çok geçti. Salâhaddin, bu hanedanı devirip, Mısır'da tekrar Sünnî akideyi hâkim kıldı. 1171'de hutbeyi Abbasî halifesi adına okuttu. O da kendisini sultan ilan etti.
Mısır, Haleb'deki Zengilere bağlı yarı müstakil bir eyalet hâline geldi. Salâhaddin'de de muhtemelen istiklal fikri uyandı. Nureddin bundan dolayı tedirgin oldu. Salâhaddin'in üzerine yürümeye niyetlendi, ama ömrü vefat etmedi.
Yerine küçük yaştaki oğlu Melik Salih İsmail geçti. Salâhaddin buna sadakatle biat etti. Ama etrafındakiler, “Babana karşı geldi, sakın güvenme” diye telkinde bulundular. Bunun üzerine Melik Salih, Salâhaddin'in üzerine yürüdü, ama mağlup oldu. Salâhaddin alicenap davranıp Haleb'i bunda bırakarak sulh yaptı. Geri kalan Suriye toprakları Salâhaddin'in eline geçti. Melik Salih 19 yaşında öldü.
Salâhaddin, Müslümanları Haçlılara karşı birleştirdi. Eyyûbîler, tarihin kısa ömürlü, fakat en parlak devletlerindendir.
Bu sebeple bazıları Salâhaddin'i velinimetine karşı vefasızlık, bazıları da Nureddin'i yetiştirmesine karşı kıskançlıkla itham ederler ki, ikisi de doğru değildir. Salâhaddin, yerine geçen büyük oğluna, velinimetinin adını vermiştir.
Papa kahrından öldü
Bu sırada Filistin ve Lübnan'da hüküm süren Haçlılar, anlaşmayı bozup Hazret-i Peygamber'in kabrini yıkarak na'şını kaçırmaya karar verdiler. Salâhaddin, süratle üzerlerine yürüdü. Hıttîn'de hepsini bozguna uğrattı. Akkâ, Beyrut, Sayda ve nihayet Kudüs tekrar Müslümanların eline geçti.
88 yıldır Haçlıların elinde olan Kudüs'ün düşüşü Avrupalıları şaşkına uğrattı. Papa kahrından öldü. Alman Kralı Friedrich Barbarossa, Fransız Kralı Philippe ve İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard, eli silah tutan kim varsa toplayıp Kudüs'ü kurtarmaya geldiler.
1189'da Akkâ kuşatıldı. Salâhaddin Eyyûbî, iki sene kaleyi müdafaa etti. Zaman zaman huruç hareketleri ile düşmana zâyiat verdirdi. Tarihe geçen bu emsalsiz mukavemet neticesinde Akkâ Haçlıların eline düştü ise de, Haçlılar elli bin zâyiat verdiler.
Bunun intikamını halkı kılıçtan geçirerek aldılar. Halbuki Salâhaddin, Kudüs'ü aldığında, halkın 40 gün içinde serbestçe şehri terk etmelerine izin vermişti. Böylece III. Haçlı Seferi muvaffak olamadı. Kaleden çıkan bir avuç mücahidi gören Haçlılar çok şaşırdılar. “Bizi iki sene uğraştıran bunlar mıydı?” demekten kendilerini alamadılar.
Madem ki sultansınız…
Şam'a çekilen Salâhaddin, Mescid-i Aksâ'yı tamir ettirdikten sonra hastalandı. Ölüm döşeğinde iken hazırlattığı kefenini bir mızrağın ucuna bağlatıp bir tellâlın eline vererek sokaklarda; “İşte Sultan Salâhaddin, şan ve şerefe kavuşmuş olduğu halde, dünyadan bu kefenle gidiyor!” diye bağırttırdı. 1193'te vefat etti. Geride mezarını kaldırmaya bile yetecek parası olmadığı görüldü.
Tarihte ender yetişen şahsiyetlerdendir. Hayatı hep hizmetle geçti. Rahat yüzü görmedi. Basit bir mümin gibi yaşadı. Ahlâklı, eli açık, merhametli ve âdildi. Zamanı, İslâm tarihinin parlak bir sayfasıdır.
İlmi himaye etti. Şam medreselerinde 600'den fazla fakih ders verirdi. Maiyetine arkadaş gibi davranırdı. Kendisini gören, sultanın huzurunda olduğunu anlamazdı.
Akkâ müdafaası sırasında, bir şikâyette bulunan kadıncağıza “Şimdi sırası mı?” diyecek oldu. “Madem ki başımıza sultan olarak geçtiniz, işimizi halletmeye mecbursunuz” deyince kadının işini halletti. Böylece Salâhaddin (Dinin iyiliği) adını hakkıyla taşıdı.
Türbesini Yavuz Sultan Selim yaptırmıştır. 1898'de Şam'ı ziyaret eden Alman Kayzeri Wilhelm, bu büyük kahraman için mermer bir lahit göndermiş; Sultan Hamid eskisinin yanına konulmasını emretmiştir.
1920'de Şam Fransızların eline düşünce, General Gouraud'nun, Salâhaddin'in kabrine ayağıyla birkaç defa vurup, “Haçlı Seferi asıl şimdi bitti! Uyan Saladin! Biz döndük!” dediği meşhurdur.
Önceki Yazılar
-
TİCARET YAPACAKTINIZ DA KİM MÂNİ OLDU?25.11.2024
-
AVRUPA ÇEKİ VE HAVALEYİ MÜSLÜMANLARDAN ÖĞRENDİ18.11.2024
-
İYİ DÜELLO YAPANLAR, KÖTÜ ASKER OLURLAR!11.11.2024
-
Ankara ve İngiltere hattında HASSAS DENGELER4.11.2024
-
TERÖRÜN ALTIN ÇAĞI!28.10.2024
-
SULTAN HAMİD’İN TEK VÂRİSİ YAHUDİ DİŞÇİ!21.10.2024
-
CASUSLAR SAVAŞI14.10.2024
-
Türkiye ve İngiltere Hattında KAYIKÇI KAVGASI7.10.2024
-
ZAMAN SANA UYMAZSA SEN ZAMANA UY!30.09.2024
-
TÜRKLERİN BİNLERCE YILLIK HUKUK ve ADALET MACERASI23.09.2024