SÖZÜNÜZÜ BALLA KESTİM…

Bal, insanlık tarihinin en eski yiyeceklerinden birisi… Sadece bu değil; iyi bir ilaç, makbul bir koruyucu.. İşte bu cennet gıdasının hikâyesi…
30 Mart 2011 Çarşamba
30.03.2011

Bal, insanlık tarihinin en eski yiyeceklerinden birisi… Sadece bu değil; iyi bir ilaç, makbul bir koruyucu.. İşte bu cennet gıdasının hikâyesi…

Mukaddes Kitaplar, cenneti içinden bal ırmakları akan bir yer olarak tasvir eder. Kur’an-ı kerimde arı ve baldan bahseden müstakil sure (Nahl) vardır. Burada “Balda insanlar için şifa vardır” buyrulur. Hazret-i Peygamber, karın sancılarına bal tavsiye ederdi.

Bak şu arılara!

İslâm kültüründe arı makbul bir hayvandır. İnsanlara faydalı olmak uğruna kendisine verilen vazifeyi harfiyen yerine getirmenin sembolüdür. Materyalizmin tesiriyle herkese karınca örnek verilse de, üretken olmayan karınca hırsın sembolüdür ve makbul tutulmaz. Bu hususiyeti sebebiyle arı Antik Çağ’da bazı şehir ve devletlerin sembolü kabul edilmişti. Efes bunlardan birisidir. Merhum Turgut Özal’ın partisi ANAP’ın da sembolü arıydı. Arının kovanlara konup ehlileştirilmesi ilk kez Anadolu’da olmuştur ve büyük bir medeniyet safhasıdır.

Arıların evlerini muntazam altı köşe yapmaları çok dikkate değerdir. Eğer dört köşe yapsalardı, kendileri yuvarlak oldukları için, evlerine girince, köşeleri boş kalırdı. Evlerini de eğer yuvarlak yapsalardı, bu evler bir araya gelince, bu defa evler aralarında boş mahaller kalıp ziyan olurdu. Şekiller arasında, yuvarlağa en yakın olan, altı köşedir ve altı köşeli evler birleşince, aralarında lüzumsuz boşluk kalmaz.

Bal dolu kıldan torba

Bal, evvelemirde ilaç olarak kullanılmıştır. ME 400 yıllarında meşhur tabip Hipokrat akciğer ve kalp hastalarını bal ile tedavi eder; açık yaralara bal koyardı. Aynı zamanda iyi bir antiseptik koruyucu olduğu için antik çağlarda mumyalamada kullanılırdı. Tutankhamon’un mezarında tahta bir çanakta 4000 senedir bozulmamış 13 kilo bal bulundu. Yunanlılar arıcılığı Mısır’dan öğrendiler. Balı, ölüyü korumakta kullanırlardı. Büyük İskender’in naşı bal içinde saklanmıştı. Asurlular da ölüleri bal sürüp kefenlerdi. Eskiden idam olunan suçluların kellesi içi bal dolu kıldan bir torba içinde merkeze getirilip teşhis edilirdi. Köylerde tereyağını bile bala yatırıp saklarlardı.

Osmanlılarda sofrada misafirlere önce bir kaşık bal ikram edilirdi. Vaktiyle tatlılar, şerbetler umumiyetle bal ile yapılırdı. Şeker sanayi mamulü olduğu için az ve zor bulunurdu. Alman Harbi’ne kadar bal Anadolu’nun tek tatlısıydı. Üzüm yetişen yerde de pekmez yenirdi. Hususen balla yapılan tatlılar da vardı. Karadenizin şerbeti balla yapılan bal baklavası meşhurdur. Ballı kestane kezâ. İzmir’de misafirlere yağlı ballı bezdirme ikram olunurdu. Bal tabağına dökülen sünger bazlaması yapılırdı. Yoğurda bal döküp yemek çok yaygındı.

Yediğin bal olsun!

Bal bol olmakla beraber makbuldü. Fatih Sultan Mehmed divan kurduğunda bir köylü gelip “Ey şevketlü sultanım sabahınız hayrolsun, Yediğin bal ile kaymak, güzergâhın çayır olsun” deyince çok memnun kalmış; köylüye çok ihsanda bulunmuştu. Buna hayret edenlere de “Ne yapsın! Benim için tanıdığı en iyi mekânı ve yiyeceği diledi” dedi.

Arıların bal topladıkları çiçeklere göre kestane, çam, çiçek balı diye yahud Macahel, Anzer, Erzurum Balı olarak mıntıkaya göre ayrılır. Türkiye çam balında dünya birincisidir. Marmaris’te çok çıkar. Az tatlı, rengi koyudur. Kristalleşmeden uzun durur. Çiçek balı daha lezzetli ve kokuludur.

Yeni evlilerin ilk geçirdiği günlere bal ayı denir. Rüyada bal görmek hayra ve eğlenceye yorulur. Tabirlere girmiştir. Suratı ekşi olanın balı da acı olur; Bal dök yala; Bedava sirke baldan tatlı; Bal dudak; Baldan tatlı; Bal gözlü; Bal demekle ağız tatlanmaz; Ballandıra ballandıra anlatmak; Bal yiyen baldan usanır; Afiyet bal şeker olsun; Ağzına bir parmak bal çalmak; Ağzından bal damlamak; Çirkinle bal yeme, güzelle taş taşı; Deniz bal olsa, fukara kaşık bulamaz; Her çiçekten bal almak; Asil azmaz, bal kokmaz; Arı bal alacağı çiçeği bilir; Lafını balla kesmek; Elin yalını yerim, senin balını yemem; Her tatlı zehirdir bal hariç/Her acı şifadır zehir hariç; Ayının kırk masalı var, hepsi de bal üzerine…

Deli Bal Harbi'nin kahramanları Mithridates ile Pompeius

Deli Bal Harbi

Strabo anlatıyor: Romalı kumandan Pompeius’un muazzam ordusu, Pontus Kralı Mitridates karşısında nasıl yenildi? Roma ordusu Karadeniz sahillerinde karargâh kurmuştu. Askerler, zehirli orman güllerinin özünden yapılmış ballara saldırıp, karınlarını tıka basa doldurdular. Fazla yemeyenler sersemleyip hayallere dalmakla paçayı sıyırdı. Ölçüyü kaçıranlar ise tamamen aklını yitirip baygın düştü. Mitridates’in ordusu da, bu kendinden geçmiş askerleri anında boğazladı.

Arının bal yaptıkları çiçek özünün cinsi önemlidir. Çiçek zehirliyse bala da akseder. Karadeniz havalisinin dağ gülü denilen yaban gülünden mamul acımsı tadı olan bala deli bal denir. Bu baldan günde bir küçük çay kaşığı kadar yenildiğinde, mide, bağırsak hastalıklarına şifa verdiği söylenir. Biraz fazla yenilmesi ise 3-5 dakika ile 2 saate kadar varan bir müddet sonra bulantı, kusma, terleme, baş dönmesi gibi emarelerle başlayıp, bayılma, tansiyon düşmesi, kalp durmasına kadar varabilen ciddi zehirlenmelere yol açabilir. Deli bal zehirlenmesi yurdumuzdaki besin zehirlenmeleri arasında ciddi bir yer tutar. Zamanında tıbbî yardım alınırsa, kısa zamanda iyileşme görülür.