HER AY İSMİNİN BİR HİKÂYESİ VAR

Ayların isimlerini çocuklara bile vermek âdet olmuştur. Ama bunların mânâsı ve hikâyesi pek bilinmez.
8 Aralık 2010 Çarşamba
8.12.2010

 

Ayların isimlerini çocuklara bile vermek âdet olmuştur. Ama bunların mânâsı ve hikâyesi pek bilinmez.

Aylara isim veriliyor

Hemen bütün takvimlerde ayların sayısı on ikidir. Kur’an-ı kerim, Arabî aylar da denilen kamerî takvim aylarının dünya yaratıldığından beri bu sıraya göre 12 tane olduğunu söyler. Ancak bunlardan sadece Ramazan ayını ismen zikreder. Diğer bazısı Hazreti Peygamber’in sözlerinde geçer. Bu ay isimleri Hazret-i Peygamber'in beşinci dedesi ve Mekke reisi Kilâb bin Mürre tarafından tayin olunmuştur. Şehr Arapça, mah da Farsça ay demektir.

1-Muharrem. Eşhuru’l-hurûmdan, yani dört haram aydan biridir. Daha evvel bu aya mu’temir ve mûcib denirdi. Câhiliye devri Arapları bu aylarda savaşmayı kendilerine yasaklamışlardı. Sonradan Kur’an-ı kerim bunu kaldırmıştır. Muharrem, haram kökünden, hürmete lâyık ve yasak gibi mânâlara gelir. Haram, harem, ihram, hürmet, muhterem, hurma, mahrum hep aynı köktendir. Bu ayda silahlar elden bırakılır; harb terk olunurdu. Hatta Câhiliye Arablarına üç ay boyunca silahını bırakıp oturmak zor geldiği için bazen Muharrem’in yerini Safer ile değiştirip, silaha sarılırlardı.  Eskiden Muharremü’l-Harâm diye anılırdı. 10. Günü Âşura olarak anılan mübarek bir gündür.

2-Safer. Başka mânâları olmakla beraber burada boş mânâsına kullanılmıştır. Bu ayda Mekkeliler zahîre temin etmek veya savaşmak üzere etrafa yayılır; Mekke boşalırdı. Safer, Arap mitolojisinde midede bulunup insanı içten kemiren bir yılanın da adı olduğu için, bazıları Safer ayını uğursuz saymışsa da, İslâmiyet uğursuzluğu reddeder.

3 ve 4-Rebî’ülevvel ve Rebî’ülâhir. Rebî’ bahar mânâsınadır. Birincisi çiçeklerin açıp mantarların bittiği mevsim; ikincisi meyvelerin yetiştiği mevsimdir. Halk arasında bunlara Mevlid Kandili’nden dolayı Büyük Mevlid ve Küçük Mevlid denilirdi. Hazreti Peygamber 12 Rebî’ülevvel’de dünyaya gelmiştir.

5 ve 6- Cümâdelûlâ ve Cümâdelâhire. Câmid, donmuş, susuz kalmış demektir.  Daha evvel bunlara Hanîn ve Rübeyy denirdi. Araplar arasında ikinci defa aylara isim verildiği zaman yağmursuz devreye rastladığı için su kaynakları kurumuş ve bu iki aya böyle isim verilmiştir. Üç aylardan hemen önce geldiği için bu ikisine halk arasında Büyük Tövbe ve Küçük Tövbe adı verilmiştir. Yanlış olarak Cemâziyelevvel ve Cemâziyelâhir de denirdi. Türklerde “Cemâziyelevvelini bilmek” gibi bir tabir vardır. Araplar “Hayret verici işler iki Cümâdlar ile Receb arasında olur” derler.

7-Receb. Göze büyük ve heybetli görünen kimseye hürmet mânâsına gelir. Bu ayda sular bollaşır, nehirler coşar ve bu hâdise göze büyük gözükürdü. Câhiliye devrinde Receb ayına çok hürmet edilirdi.  Receb, Şa’bân ve Ramazan aylarına eşhuru’s-selâse (üç aylar) denir ve dinen pek mübârek sayılır. Osmanlılarda Recebü’l-Mücerreb demek âdetti. Regâib ve Miraç kandilleri bu aydadır.

8- Şa’bân. Şu’beler demektir. Bu ayda kabileler su talebi veya haram aydan çıktıklarından dolayı harb ve yağma için şu’belere ayrılıp dağılırlardı. Üç aylardan olduğu için hürmeten Şa’bânü’l-Muazzam denirdi. Berat Kandili bu aydadır.

9-Ramadân. Güneşin hararetinin kum ve taşa şiddetle tesir etmesi demektir. Aylara isim verilirken o sene o ay hangi mevsimde ise bununla isimlendirilmişti. Eskiden bu aya Nâtık denirdi. O sene şiddetli sıcaklara rast geldiği için bu ismi aldı. Oruç ayı olduğu için, oruçlunun günahlarını yakıp yok ettiğinden dolayı da mecâzen bu isim uygun düşmektedir. Kur’an-ı kerîmin inmeye başladığı aydır. Kadir Gecesi ekseri bu aydadır. Ramadânü’l-Mübârek diye anılırdı. Halk ağzında Ramazan olmuştur. “Ramazan geldi, Ramazan gitti demeyiniz! Ramazan ayı geldi, Ramazan ayı gitti deyiniz. Zira Ramazan (günahları mahvedici mânâsına) ilahî bir sıfattır” meâlinde bir hadîs-i şerif var ise de, mehazlar daha sahih başka bir hadîs-i şerifte “Ramazan geldiği zaman Cennet kapıları açılır; Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır” buyurulmakla bunun câiz olduğu anlaşılmaktadır, diyor.

10-Şevvâl. Kaldırmak demek olan şevl kökündendir ve dişi develerin çiftleşmek için kuyruğunu kaldırması bu ayda cereyan ettiği için böyle isimlendirilmiştir. Müslümanların iki büyük bayramından biri ile başlar. Adı Iydü’l-Fıtr, yani oruç açma bayramı olan bu bayrama, bazıları alerji duysa bile, Osmanlılar Şeker Bayramı demişler, ulemâ da tatlı yeme sünnetini hatırlattığı için bunu tasvip etmiştir. Nitekim bu bayramda güne tatlı bir şey yiyerek başlamak sünnettir.

11- Zü’l-ka’de. Ka’de oturmak olduğuna göre, zü’l-ka’de oturan demektir. Haram aylardandır. Arablar bu ay gelince sefer ve muharebeden vazgeçip memleketlerinde otururlardı.

12- Zü’l-hicce. Hacc sahibi demektir. Haram aylardan olan bu ayda Araplar Kâ’be-i Muazzama’yı ziyaret ederlerdi. Bu ayda Müslümanların iki büyük bayramından Iydü’l-Adhâ (Kurban Bayramı) vardır. Adhâ, udhiyenin cemidir. Kurbanlar demektir. Kurban, duhâ (kuşluk) vakti kesildiği için bu ismi almıştır. Kurban, Türklere mahsus bir tabirdir. (Allah’a) yakınlık demektir.

Yerimiz Arabî ayların tarihçesine ancak yetti. Öteki ayların tarihçesini de inşallah başka bir yazıda ele alırız.

Şevval çocuk ismi olur mu?

Araplarda ve önceki Müslümanlarda ay isimlerini çocuklara vermek âdet değildir. Müslüman Türkler arasında çocuklara doğduğu ayın ismi verilmesi yayılmıştır. Muharrem, Receb, Şaban ve Ramazan bu meyanda yaygın isimlerden idi. Sefer ismi yaygın ise de, bunun Safer ayı ile bir alâkası yoktur. Sefer, yolculuk demektir. Babası sefere giden veya yaylaya vs göçmek üzere iken doğan çocuğa verilirdi. Mevlüt, Bayram, Kurban, Hacı, Aşir, Kadir, Berat gibi isimler hep bir mübarek güne atfen konulurdu. Son zamanlarda kız çocuklarına Şevval koymak âdet oldu ise de, mânâsındaki hafiflik düşünülürse pek uygun bir kız ismi olmadığı ortadadır.