DENİZLERİN UĞURSUZ PERİSİ

Geçenlerde bir fuhuş baskını ile gündeme gelen Savarona, vaktiyle Amerikalı bir milyarder için yapılmış ihtişamı dillere destan bir yattı. Sonra satın alınıp Türkiye’ye getirildi ve Büyük Önder’e tahsis edildi. Ancak 54 gün kullanılabildi.
13 Ekim 2010 Çarşamba
13.10.2010

 

Savarona, Hindistan’da yaşayan kuğu benzeri siyah bir mitolojik kuşun adıdır. Meşhur Brooklyn Köprüsü mühendisinin torunu ve bir bankacının eşi olan Mrs. Emily Cadwalader-Roebling kendisine 10,4 milyon dolara mal olan yata bu ismi takmıştı. (Altının onsu 30 dolar iken) Savarona 29 Temmuz 1930 günü Hamburg’ta Blohm&Woss tezgâhlarında kızağa verildi. 28 Şubat 1931 günü denize indirildi. Merasim günü gelenek üzere kırılan şampanya şişesinin bir parçası geminin salonunda sahibesinin resmi altına asıldı.

Savarona

Şöminesi için alınan şato

Beş katlı yüzen saray, 136 m. uzunluk, 16 m. genişlik ve 6310 ton ağırlığı ile dünyanın en büyük yatı idi. Safrası cıvalı olduğu için 90 derece yatmadıkça batmayacak şekilde inşa edilmişti. Gemiyi dünya çapında tanınmış gemi mühendisi William Gibbs planlamıştı. Gösteriş meraklısı milyarder kadın yat için hiçbir masraftan kaçınmamıştı. Fransa Kralı XVI. Louis’ye ait bir çift karyolayı servet ödeyerek satın alıp yata koydurmuştu. Portekiz’de bir şatoda görüp beğendiği bir şömine için şatoyu o zamanın parasıyla 500 bin dolara satın almış; şömineyi söktürüp yatına taktırmıştı. Gemi bacasıyla bağlantılı olduğu için bu şöminede odun yakılabiliyordu. O sıralarda Amerika’da içki yasağı olduğundan, gizli ve döner barlar yaptırmıştı. Güzel bir kütüphanesi, müzik seti ve geniş klasik plak koleksiyonu vardı.

Savarona

Geminin ön tarafı personele aitti. Personel kamaraları bile maun dolaplı, banyolu idi. Bunların üzerinde muazzam yemek salonu vardı. Ortada 20 kişilik bir masa bulunuyordu. Misafirleri hayran bırakan Bohemya kristalinden bardakları, açık yeşil yaldız işlemeli porselen tabakları ve beyaz keten örtüleri vardı. İki mutfak ve fırınında aynı anda 300 kişiye yemek hazırlanabilirdi. Alttaki soğuk hava deposu et, balık, yumurta ve sebze için ayrı kısımlara ayrılmıştı. 10 ton et, 2 ton balık aylarca saklanabilirdi. İçerde biri kalırsa haber verebilmesi için bu depoda bir imdat düdüğü emre amade idi. Geminin kıç tarafı misafirlere mahsustu. Her kamara halısından fayansına kadar ayrı renkte döşenmişti. En meşhuru siyah mermer banyolu olanı idi. Geminin sahibesi bunu kullanırdı. Sonraları yatta misafir edilen devlet adamları bu kamarada kalmıştır. Kamaranın ayrı bir kısmında üzeri halı kaplı bakılınca koridor zannedilen yerde bir kapak vardı. Bu kapak açılınca içindeki gizli merdiven alt kısımdaki kamaraların koridoruna çıkardı. Buradan herkesin görmemesi gereken misafirler girip çıkardı.

Amerikan Hükûmeti malî kriz sırasında yurt dışında yapılmasına kızarak yata mâliyetine yakın bir vergi koydu ve ödenmedikçe yatın Amerikan sularına sokulmasını yasakladı. Yeni oyuncağını New York sosyetesine gösteremeyen zengin sahibe, bununla iki defa dünya turu yaptı. Birkaç sene Panama bandırasıyla gezip hevesini aldı. Sonra da İngiltere’nin Southampton limanına çekip satışa çıkardı. Hitler yata talip oldu; üzerine de haciz koydurdu. Tam bu sırada gemiye Ankara da talip çıktı. Sıhhati giderek bozulan Atatürk, istirahatı için bir yat almayı düşünüyordu. Savarona en uygun namzet idi. Gerçi Gülcemal ve Ege Vapuru ile Ertuğrul Yatı kendisine tahsis edilmişti. Ama daha modern bir yata ihtiyaç duyuldu. Amerikan Hükûmeti Savarona’yı Hitler yerine Atatürk’ün almasına taraftardı. Savarona karşılığında bir Alman transatlantiğini haczedeceğini bildirince Hitler haczi kaldırttı. Gazeteler bu hâdiseyi günlerce manşete taşıdılar. Gemiye “Denizlerin Uğursuz Perisi” adını takmışlardı.

Savarona

“Benim mezarım olacak!”

Savarona’nın Ankara’ya maliyetini bilen yoktur. Almanya’dan krom ihracatı sebebiyle 17 milyon liralık alacağa mahsup edildiği söylenir. (O sıralar Türkiye’nin dış borcu 102 milyon liraydı.) 24 Mart 1938 günü Türk bayrağı çekilip Hamburg’da bakımı yapıldıktan sonra İstanbul’a getirildi. 1 Haziran 1938’de Dolmabahçe önüne demirledi.

Acar motoruyla yata çıkan Atatürk yatı çok beğendi. O günden itibaren burada kalmaya karar verdi. Boğaz ve Marmara’da gezintiler yaptı. Resmî misafirler burada kabul olundu. Romanya’nın çapkın kralı II. Karol, meşhur sevgilisi Madam Lupescu ile gizlice İstanbul’a geldi ve yatta ağırlandı. Bakanlar Kurulu bile yatta toplandı.

Savarona

Yatta 54 gün kalan Büyük Misafir’in hastalığı ağırlaşınca “O kadar beklediğim bu yat benim mezarım olacak” dedi. Sedyeyle Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi ve bir müddet sonra burada vefat etti.Halk arasında, Atatürk’ün gece 3 raddelerinde bu yatta öldüğü; sonra saraya nakledilerek resmî ilanın merasimlere daha uygun düşen 9.05 olarak yapıldığı şeklinde bir dedikodu vardır. Şu halde, yat, hakikaten Büyük Önder’e mezar olmuş demektir.

Harb sırasında silahlandırılan Savarona 1951’den itibaren bahriye talebesi için mektep gemisi olarak kullanıldı. Mezun olan her subay ilk açık deniz tatbikatını burada yapardı. Yabancı misafirler yine burada ağırlandı. İran Şahı Rıza ve Şahbânu Süreyya, Yunan Kralı Paulus, Irak Meliki II. Faysal bunların en meşhurları idi. Reisicumhur Celâl Bayar Savarona ile Pakistan’ı ziyaret etti.

Savarona

3 Ekim 1979 sabaha karşı gemide çıkan ve 24 saat süren yangın neticesinde gemiden geriye sadece teknesi kaldı. Atatürk’e ait eşyaların bazısı denize atılarak kurtarıldı ise de, tüm salon ve kamaraları değerli eşyasıyla beraber kül oldu. İhmal dendi, sabotaj dendi, ama sebep anlaşılamadı. Savarona artık sıradan bir gemiydi. Ertesi sene tamir edilip denize indirildi.

1989’da 49 yıllığına işadamı Kahraman Sadıkoğlu’na 20 milyon dolara ihâle olundu. 425 işçi 24 saat mesai ile 2,5 sene içinde Savarona’yı restore etti. Harap vaziyetteki gemiden 3,5 ton fare atıldığı söylendi.

Savarona