İZMİR'DE İLK KURŞUNU KİM ATTI?

Yunan Harbi’nde düşmana ilk kurşunun İzmir’de gazeteci Hasan Tahsin tarafından atıldığına inanılır. Gerçekte ise ilk kurşunun nerede, kim tarafından atıldığı bir muammadır!..
8 Eylül 2010 Çarşamba
8.09.2010

Yunanlıların İzmir’e çıktığı gün 15 Mayıs 1919’dur. İttihatçıların birkaç senedir Anadolu Rumlarına karşı yürüttüğü baskı, sürgün ve zulüm politikasını vesile eden Yunanlılar, geride kalanların hayatını emniyet altına almak gerekçesiyle ve İngiltere, Fransa ve Amerika’nın desteğiyle Batı Anadolu’yu işgale girişti. Yunan gemileri sabah erken limana yanaştı. Birlikler peş peşe karaya çıktı.

Efzon askerleri tüfek namluları çiçekle süslü halde Konak Meydanı’na doğru ilerlemeye başladılar. Bir yandan bando çalıyordu. Rumlardan tezahürat yapanlar da vardı. Olup biteni seyreden Türklerin kalbi kan ağlıyordu. Tam o sırada civardaki bir binadan atılan silah sesi kargaşayı paniğe çevirmeye yetti. Bayraktar Teğmen Yannis vuruldu. İşgalciler makineliyle karşılık verdi. Çıkan arbedede çoğu Türk yüzlerce kişi öldü. Askerlik şubesi reisi Süleyman Fethi Bey de bunlardan biriydi.

İzmir'de ilk kurşun abidesi. Namlunun ucu, Yunanlıların karaya çıktığı tarafa değil de, Türk birliklerinin bulunduğu Bahri Baba Parkına dönüktür.

Gazeteci dayanışması
İlk kurşunu atan senelerce bilinmedi. 1960’lı yıllarda gazeteci Ahmed Emin Yalman ilk kurşunu gazeteci arkadaşı Hasan Tahsin’in attığını yazdı. Hasan Tahsin bir halk kahramanı oldu; adı meydanlara, caddelere, mekteplere verildi. 1974’te İlk Kurşun Anıtı dikildi. [İşin garibi, heykel Yunanlıların geldiği tarafa değil de, yerli direnişin teşkilatlandığı Bahri Baba Parkı’na nişan almaktadır.] Bu tarihten itibaren İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Gazetecilik Ödülleri verir.

Hasan Tahsin, 1888 Selânik doğumludur. Asıl ismi Osman Nevres’tir. Ahmed Emin Yalman gibi İttihatçı ve Sabataycı idi. Paris Hukuk Fakültesi mezunuydu. Sosyalist fikirlere sahipti. İstihbarat elemanı olarak Bükreş’te iki İngiliz diplomatına suikast tertiplemiş; hapse mahkûm olup ertesi sene kurtarılmıştı. İzmir’de ticarete başlamışsa da iflas etmiş; gazeteciliği de yürütemeyip kendisini içkiye vermişti.

Hâdiseden 40 küsur sene sonra Hasan Tahsin’in “ilk kurşunu atan kahraman” olarak lanse edilmesi enteresandır. Öyle ki müttefiklerle harb yapılmasına karşı olduğu gibi, mütareke devrinde de onlara mukavemet edilmemesine dair yazılar yazmıştı. Nasıl olur da, ilk kurşunu sıkad?

Bazıları bunun vatanın kurtuluşunda ve yeni devrin kuruluşunda sembolik de olsa İttihatçı ve dönmelerin payı bulunduğunu göstermek için yapıldığını düşünmektedir. İlk kurşun nerede sıkıldı? Hasan Tahsin kime ateş etti? Gerçekten etti mi? Tek el silah atışı bu kadar panik doğurur mu? Hepsi muammadır.

Türk Ansiklopedisi, ilk kurşunla vurulanın Yunan bayrağını taşıyan süvâri olduğunu söylüyor. Halbuki sahile çıkanlar piyâde idi.

Kimine göre kurşun Efzon Alayı’na yol gösteren yerli Rum’un alnına girmiştir. Kimine göre Hükûmet Konağı önünde elindeki kılıcı ile bayrak yerini gösteren Yâver Zafiropulos’a isabet etmiştir. Halbuki Konak ile Efzon Alayı’nın yürüdüğü yer arasında epey mesâfe vardır.

İlk kurşunu sıktığı söylenen Hasan Tahsin’in hemen oracıkta süngülendiği; kaçarken vurulduğu ve bir sokağa sapmayı başarıp, tabancasını tekrar doldurduktan sonra vurularak süngülendiği, evinde öldüğü hususunda dört ayrı rivâyet vardır.

Mıntıka Müfettişi Yüzbaşı Ziya Bey’in hâdiseler hakkındaki raporunda ilk kurşunu kimin attığı yazmaz. Vâli İzzet Bey’in raporuna göre ilk kurşunu atan bir Yunan askeridir. Âhenk gazetesi başyazarı Şevki Bey, ilk kurşunu Saatçi Aziz Efendi’nin attığına şahit olduğunu yazmıştır.

İlk kurşunu atanın o sırada kahvede oturan Germencikli İbrahim veya hapishâneden yeni çıkan Arap Râsim adında bir genç olduğu da söylenir.

Dörtyol'da da ilk kurşun

İtalyan parmağı?

İtalyanlar, Ege’nin Roma İmparatorluğu parçası olduğunu söyleyerek Yunan işgalini önlemek istemişse de, İngilizlere dinletememişti. Bunun üzerine Türkleri el altından Yunanlılara karşı destekleyerek teşkilâtlandırdılar. Hatta İzmir’de ilk kurşunu İtalyan Binbaşı Carossini’nin attığı söylenir. Böylece ortalık karışacak, müttefikler Yunanlıları İzmir’e çıkardığına pişman olacaktı. İşin enteresanı, İzmir’in işgalini de coşkulu ve mübalağalı bir şekilde amme efkârına duyuran da İtalyan askeri raporlarıdır.

Mütareke devrinde İtalya’nın İzmir’e siyasi mümessil olarak gönderdiği Teğmen Monfredi, İzmir üzerindeki Yunan emellerine mani olmak düşüncesiyle Nisan 1919 başlarında Arnavut ileri gelenlerinden müteşekkil 10 kişilik bir grubu İzmir’e getirerek Rumlar aleyhine çalışmalar başlattı. O tarihteki İtalyan telgraf yazışmalarında, İzmir’de İtalyan casuslarının aktif olduğu görülür.

Bu devirde Anadolu hareketinin başlamasında büyük rol oynayan, İtalya’nın Türkiye komiseri Kont Sforza, der ki: “Yunanlıların İzmir’e çıkmaları üzerine Türk kıtaları hemen kendi kışlalarına çekildiler. Askerin bu surette hareketi, sadrazam tarafından verilen emre uymak içindi. O da bunu hıyanetinden yapmamıştı, hüsnüniyeti vardı. Askere, halka rıza ve tevekkül tavsiye etmiş ve Yunan işgalinin ancak geçici bir mahiyet taşıdığı hakkında teminat vermişti. O sırada, İzmir’de sonradan Türk milliyetçilerinin fedaileri yoktu.

Öyleyse sorarız ki, İzmir katliamına sebep olan ilk kurşunu kim attı? Daha o zaman muhbirlerimin bana haber verdiklerine göre, bu kurşun, o hadiseyi hazırlamak üzere Yunanlı veya Rum tahrikçi tarafından atılmıştı. Muhtemeldir ki kurşunun atılması için Atina’dan bilhassa talimat verilmiş olabilir veya Yunan kumandanı kolay bir muharebe yapmak ve daha kolay bir zafer kazanmak için böyle bir tedbire başvurmuş olabilir.”

Sforza'nın, Yunanlılara ilk kurşunu kimin attığı hakkında bir fikri varsa, anlaşılıyor ki, attığı kurşunla, herkesin dikkatini buraya çeken ve Ankara hareketini de ateşleyen bu provokatör, İtalya hesabına çalışan birinden başkası değildi. Çünki bu işin tek faydası Yunanlıların İzmir'e çıkışına karşı olan İtalya'ya ve onun teşvik ettiği Anadolu hareketinedir. Böylece bu hareketi organize edenler, bir vatanı kurtarma argümanına sahip olmuştur.

Daha garibi, yıllar sonra Anadolu’da ilk kurşunun İzmir’de değil, Antakya’da Fransızlara karşı atıldığı Genelkurmay tarafından resmen ilan edildi ve Dörtyol’da İlk Kurşun Anıtı yapıldı.

İlk kurşunu, İstiklâl Mahkemeleri’nin Kel Ali’si Ali Çetinkaya’nın Ayvalık’ta attığı da söylenir. Nitekim buradaki askerî hastanenin ismi İlk Kurşun’dur.

Ayvalık'ta ilk kurşun abidesi

Bir namzet daha!

Bir rivayette İzmir’de düşmana ilk kurşunu atan İzmir Merkez Kumandanı Kaymakam (Yarbay) Ârif Beydir. Yâveri Aziziyeli dava vekili Hoşafoğlu Hüseyin (Aydemir), Yıllarboyu Tarih mecmuasında neşredilen hatıralarında şöyle anlatıyor: “Ârif Bey, işgali pencereden seyrediyordu. Bir ara dayanamayarak elimdeki mavzeri aldı. Halkın şeytan askeri dediği Efzon askerlerinden Yunan bayrağını elinde taşıyana sıktı. Asker yerden bir arşın (yarım metre) sıçrayıp elindeki bayrakla beraber taşların üzerine düştü. Piyadeler geri kaçıştılar. Biraz sonra Yunanlılar makineli tüfek atışına başladılar.” Bu hatıra, 1970'lerin sonunda bir tarih mecmuasında neşredilmiştir.

Afyon-Bayatlı Ârif Bey işgâlin ardından kıyafet değiştirip Bursa yoluyla Seyitgazi’ye geldi. Karakeçili Milli Alayı denen milisleriyle Konya isyanlarını bastırdı. Keskin bir nişancıydı. Nutuk’ta kendisinden övgüyle bahsedilir. Nallıhan jandarma kumandanı Sâdık Bey’i astırdığında, Kemal Paşa kendisine telefon açıp “Sadık Beyin hanımı yakın akrabamdır. Kadın hâmiledir. Sâdık’ı öldürme. Buraya gönder. Halk bir ceza verir” dediyse de “Paşam, bu zâbit düşman karşısında gerilemiştir. Buraya ben karışırım” dedi.

Bu sayede çok düşman edindi. Düzce isyanını bastırmaya gittiğinde, Kızılcahamam’da mola verdikleri gece maiyetinden iki kişi tarafından çadırında başına kurşun sıkılarak öldürüldü. Ankara’dan yanına verilen iki subayın buna göz yumması ve işin ört-bas edilmesi dikkat çekip, hâdisenin Ankara’nın direktifiyle gerçekleştirildiği dedikodusunu doğurdu.

Bayatlı Arif Bey