YANMAYAN YIKILMAYAN KÜTÜPHÂNELER

İstanbul’un yangınları meşhurdur. Binaların ekserisi ahşaptır. Bir tutuştu mu, binlerce evi kül eder, mahalleler yok olur. Binlerce nâdide eserin barındığı kütüphâneler bu yangınlardan nasibini almaz mı?
17 Haziran 2009 Çarşamba
17.06.2009

 Tarihimize şâhidlik eden nice kitaplar, evraklar, kültür hazineleri İstanbul’un namlı yangınlarında yok olmuştur. Bundan ibret alan ecdâdımız, yangından müteessir olmasın diye kütüphâneleri hususî tarzda inşa etmiştir. Duvarları bir metre kalınlıktadır. Çatıları, tonoz tuğla kubbe şeklindedir.

Pencere kepenklerinde arkadan dayanıklı kol demiri vardır. O zamanlar hâfız-ı kütüb diye anılan kütüphâne memurları, bir yangın çıktığında büyük bir sadakatle ve itinâ ile bu pencereleri kapatırlardı. Böylece mahalleleri yutan yangınlar, kütüphânelere bir zarar veremezdi. Sadece yangınlar değil, zelzeleler bile bu binaları yerinden oynatamamıştır.

Sadece 3 kitap yandı

Bu suretle kütüphânelerde bulunan ve sekizinci asırdan itibaren binlerce el yazması kitap, hat levhaları, minyatürler, haritalar yangından, zelzeleden ve yağmadan kurtulmuştur. Meselâ Şehzâde Câmii ile Vefâ Lisesi arasındaki boşlukta bugün kubbelerinde incir ağacı bitmiş olan bir kütüphâne vardır. Bu, 1715 senesinde yapılan ve 3000 kitaplık Şehid Ali Paşa Kütüphânesidir. Burası da çok yangınlar ve zelzeleler görmüş; bana mısın dememiştir. Mahallenin tamamı yanmış, ama kütüphâne kurtulmuştur.

1802 tarihli ve 4000’e yakın kitabı barındıran Laleli Kütüphânesi de yangınlara, zelzelelere böyle dayanmıştır. Tek bir kitap bile zâyi olmamıştır. Bu ikisindeki kitaplar bugün teknik sebeplerle Süleymaniye Kütüphânesi’ne nakledilmiştir.

Yenikapı Mevlevihânesi’nin çok zengin bir kütüphânesi vardı. İstanbul’un namlı yangınlarından birinde, mevlevihâne de tutuştu. Lodosun da yardımıyla dergâh kül oldu. Ancak kütüphâne binası taş-tonoz olduğu için, yangından müteessir olmadı. Kütüphânedeki kitapların hepsi kurtulmuş; ancak mevlevihâne şeyhi Celâleddin Efendi‘nin o gece okumak için aldığı üç kitap yanmıştır. Kütüphâneleri böyle korunaklı yaptıkları için ecdâdımıza, ayrıca yangın esnasında hayatını hiçe sayarak soğukkanlılıkla kepenkleri kapatarak kitapları yangından koruyan hâfız-ı kütüblere insanlar minnet borçludur

 

Kitap seven bir millet

İslâm âleminde ilk kütüphâne Halife Hazret-i Muaviye zamanında kuruldu. Abbâsîler devrinde çoğu âlimin binlerce kitaptan müteşekkil kütüphânesi vardı. Elinde kitap bulunmayan kimselerin de faydalanabilmesi için umumî kütüphâneler kuruldu.

İlk umumî kütüphâneyi Beytü’l-Hikme adıyla Abbâsî Halîfesi Hârun Reşîd tesis etti. Burada her lisanda binlerce kitap toplattı. Personel ve kapasite cihetiyle geniş genişletti. Mütercimler, müellifler ve okuyucular için ayrı çalışma salonları tahsis ettirdi. Buna paralel olarak câmi ve medreselerde de kütüphâneler vardı. Kurtuba‘da Endülüs Emevîlerinin kurduğu ve 400 bin cilt kitaplık kütüphâne dünyaca meşhurdu. Bu kütüphâne de diğerleri gibi önce Berberîler, sonra İspanyollar tarafından yağmalandı.

1258’de Moğollar’ın Bağdad’ı işgalinde Dicle’ye attığı kitaplardan Râgıb el-Isfahânî’nin el-Müfredât isimli kitabını Abdullah bin Muhammed bin Abdilkâder el-Mekkî suya atlayıp kurtarmıştır. Şimdi Bağdad’da Şeyh Abdülkâdir Geylânî külliyesi kütüphanesindedir. Bu hâdise, kitabın bu yegane nüshasının arkasına not düşülmüştür.

Isfahani'nin Dicle'den kurtarılan Müfredat kitabı

Türkler bu mirası devraldı. Selçuklular zamanında sadece Diyarbekr Ulu Câmi kütüphânesinde binlerce kitap vardı. Osmanlılar ilk kütüphâneyi İznik’te kurdu. İkincisini de Lala Şahin Paşa Edirne‘de kurdu. Osmanlı kütüphâneleri saray, câmi veya medreseye bağlı idi. Müstakil binası olan ilk kütüphâne sadrâzam Köprülü Fâzıl Ahmed Paşa‘nın Cağaloğlu’nda yaptırdığı kütüphânedir ve hâlâ ayaktadır.

Gerek hânedan, gerek devlet ricâli, gerekse ulemâ kütüphâneler kurmakta yarıştılar. Sultan I. Mahmud’un Ayasofya‘da kurduğu kütüphâne yanında, Vefâ’da Şehid Ali Paşa, Süleymaniye’de Âtıf Efendi, Koska’da Koca Ragıp Paşa kütüphânesi çok meşhurdu.

Ragıp Haşa, hayatta iken çok kıymetli kitaplar biriktirmiş, sonra bunları vakfetmiştir. 1100 tanedir. Toderini anlatır: “Bu kütüphâne diğerlerinden daha zarif ve süslüdür. Ortada iyi aydınlatılmş bir künbet, köşelerde dört tane ufak künbet vardır. Duvarları güzel çinilerle kaplıdır.Ortadaki büyük salonun etrafı oldukça yüksek, boyalı ve yaldızlı bir parmaklık ile çevrilidir. Bunlar kitapların bulunduğu dolapları korur.” Ragıp Paşa hususi bir oda yaptırarak burada her gece bir nöbetçinin kalmasını istemişti. Vakfiyelere bakılırsa böyle bir şart ilk defa burada vardır.

Tekkelerde de mühim kütüphâneler vardı. Çarşamba’daki Murad Molla, Hadice Sultan’ın Unkapanı’nda kurduğu Şâzeliyye Tekkesi ve Galata Mevlevihânesi kütüphâneleri böyledir. Medîne-i Münevvere’de Sultan II. Mahmud’un kurduğu Mahmudiye ile Şeyhülislâm Ârif Hikmet Bey kütüphâneleri meşhurdu.

Kütüphaneler hep vakıf idi. Kütüphânelerde ilmî ve idârî işleri yürüten, yüksek ilmî kariyere sahip hâzin veya hâfız-ı kütübden başka; diğer lisanlardaki kitapları tercüme eden mütercimler; yeni çıkan kitaplardan nüshalar yazan güzel yazılı müstensihler; ciltsiz veya ciltleri yıpranmış kitapları ciltlemekle vazifeli mücellidler; okuyuculara kitap bulan münâviller ile temizlik ve sair işlere bakan hademeler vazife yapardı. Kütüphâneler hep vakıf idi.

Abdülmecid Efendi kütüphanesi

Yağmadan nasıl kurtuldu?

Sultan II. Abdülhamid’in ilme ve kitaplara merakı vardı. Yıldız Sarayı’nda kurduğu kütüphâne dillere destandır. Bu padişah ayrıca Osmanlı ülkesindeki bütün kütüphâneleri tertip ve tanzim ettirdi. Fihristler hazırlattı. Büyük şehirlerde umumî kütüphâneler kurdurttu. Tahttan indirildiği 1909 darbesinde Yıldız Sarayı yağma edildi. Hâfız-ı kütüp Kalkandelenli Sabri Efendi, yağmaya gelen askerleri hemşehri çıkmak suretiyle engelleyerek büyük bir hizmette bulunmuştur.

Bu kitaplar, bugün İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’ndedir. İlk millî kütüphâne sayılan Bayezid Kütüphânesi’ni de bu padişah kurmuştur. Cumhuriyetten sonra medrese, tekke ve câmilerdeki bütün kütüphâneler Maarif Vekâleti’ne devredildi. Bugün eski kitaplara ait en zengin koleksiyonlar Türkiye’de bulunmaktadır. Sadece Süleymaniye Kütüphânesi‘nde 150 bin el yazması mevcuttur.

Ragıb Paşa Kütüphanesi