İYİ PARAYA İYİ SOYADI

Dünyada ilk soyadı kanunu Yahudileri asimile etmek için Avrupa’da çıkarıldı. Sonra işler tersine döndü. Bu sefer Yahudileri ifşa etmek için kullanıldı.
8 Ekim 2008 Çarşamba
8.10.2008

Antik çağlardan beri Yahudiler dinî, millî ve kültürel sebeplerle isim değişikliklerine alışmışlardı. Her biri bulundukları ülkenin dilini konuşurdu. Unutulan İbraniceyi sadece bazı hahamlar bilirdi. Sefaradlar (İspanya Yahudileri) çoktan beri İbrani isim ve İspanyol soyisimleri kullanırdı: Avram (İbrahim) Franco gibi. Daha tutucu olan Aşkenazlar (Almanya Yahudileri) ise, hâlâ eski geleneğe göre, kendi adlarını, babalarının önadını, üstelik orijinal şekliyle kullanıyorlardı. Mesela, Yakov ben Yitzhak (İshak oğlu Yakub) gibi. İbranice isimler yasak değildi. 

Binlerce kişiye aynı soyadı

Avrupa’da Yahudilerin nisbeten en serbest olduğu Avusturya’da 1787 yılında bir kanun çıkarıldı. Bu kanuna göre bütün Alman Yahudilerinin Almanca isimler ve soyisimleri alması istendi. Yahudiler, nüfus memurlukları önüne biriktiler. Memurların ellerinde kabul edilebilir isimlerin listesi vardı. Lilienthal, Edelstein, Diamant, Saphir, Rosenthal gibi çiçek ve kıymetli taş benzetmesi güzel soyadı alabilmek için rüşvet vermek şarttı. Kluger (akıllı) ve Fröhlich (mutlu) gibi isimler çok pahalı idi. 

Canı sıkkın memurlar, çoğunlukla kaba bir şekilde Yahudileri dört kategoriye ayırarak isimlendiriyorlardı. Weiss (beyaz), Schwarz (siyah), Gross (büyük) ve Klein (küçük). Dolayısıyla bu soyisimlerini taşıyan binlerce Yahudi vardır. Kötü niyetli memurlar birçok fakir Yahudiye inanılmaz çirkinlikte isimler veriyorlardı: Glagenstrick (darağacı), Eselkopf (eşek kafası), Taschengregger (yankesici), Schmalz (yağ), Borgenicht (borç almak) gibi. 

Din adamlarının soyundan gelen Yahudiler, Cohen, Kahn, Katz, Levi gibi isimleri alma hakkına sahiptiler. Buna rağmen, onları Almanlaştırmak mecburiyetindeydiler. Katzman, Cohnstein, Aronstein, Levinthal gibi. Geniş bir kesim, kökenlerinin bölgesini soyisim olarak aldılar: Brody, Epstein, Ginzberg, Landau, Shapiro (Speyer), Dreyfus (Trier), Horowitz ve Posner gibi. Bu, şüphesiz aşağılayıcı bir durumdu. Ama hükümetin Yahudileri tesbit ederek kolayca vergilendirebilmesini ve askere almasını sağlıyordu. Napoléon zamanında, vatandaşlık kanunu gereği, Fransa ve Avrupa’nın Fransız işgalindeki topraklarında herkesin bir soyadı alması mecburiyeti getirildi. 

İş tersine dönüyor

XIX. asırda Almanya-Avusturya hâkimiyetindeki Yahudiler isimlerini Almanlaştırmaya zorlanmışlardı. Alman diktatörü Hitler, bu gidişi tersine çevirdi. Yahudiler, artık Alman cemiyetinden kesin biçimde dışlanıyordu. 

1938 yılında Alman Yahudilerinin isimlerini değiştirmeleri yasaklandı. Hepsi Yahudi isimlerini kullanmaya mecbur edildi. Alınacak isimler konusunda da Yahudiler, belli isimlerle sınırlandırılmıştı. Erkekler için 185, kadınlar için 91 isim tesbit edilmişti. Tevrat’ta geçen ve Yahudi olmayanların da beğenip koydukları Ruth, Miriam, Joseph ve David gibi isimleri alamayacaklardı. Çünki bunları Hıristiyanlar da kullanıyordu. 

Öteden beri yasaklanmış bu isimleri taşıyan erkekler İsrael, kadınlar ise Sarah ismini taşımak zorundaydılar. İsrael, İsrailoğullarının atası Yakub Peygamber’in, Sarah ise büyükannesinin ismidir. Nazi işgalindeki Fransa ve Norveç’te de vaziyet aynıydı. 

İbranice canlanıyor

Yahudiler, Filistin’e göçmeye başladıktan sonra, isimlerini de İbranileştirmeye başladılar.  Perleman, Filistin’e 1881 yılında göçen ve o zaman İbranice bilen belki de yegâne İsrailli idi. 
 

Perleman, adını Eliezer ben Yahuda şeklinde değiştirerek öncülük yaptı. Oğlu Ben Zion, İsrail’in ilk İbranice konuşan çocuğu idi. İsrailli Yahudiler, İbranice öğrendikçe adlarını değiştirmeye başladılar. İsrail devletinin ilk cumhurbaşkanı Ben Gurion, İbranice uğruna sürdürdüğü mücadeleye devam etti. (Ben Gurion, aslan yavrusunun oğlu demektir. Almanca ismi Grün idi.) Bundan sonra Yahudi isim ve soyismi taşımayan hiç bir subayın temsil görevi ile dışarıya gönderilmeyeceğini ilan etti. 
 

İsrail’in idare kademesi, isimlerini bir bir değiştirdiler. Dışişleri bakanı Golda Meyersohn, soyismini Meir olarak değiştirdi. Eski Ahid’deki isimlere dönüş furyası başladı. Bu furya öyle bir hale geldi ki, Tevrat’ta kötü kişi olarak tanınanların isimlerini de çocuklara vermeye başladılar. Mesela Tevrat’ta ‘Kötülüğü rabbin gözü önünde işlediği” bildirilen Menahem ismi, meşhur siyasetçi Begin’in ön adı idi. 
 

Bir Alman Yahudi ailesi. Wiesenthal soyadını alabildiklerine göre, hali vakti yerinde oldukları anlaşılıyor. Çünkü Wiesenthal yeşil vadi demektir. Mamafih şansları her zaman yaver gitmedi. 1943’te bir toplama kampında öldüler.

Soyadının da tarihi var

Çok şeyde olduğu gibi, soyadında da öncü Çinlilerdir. Eski çağlarda bile Çin’de soyadı kullanmayan neredeyse yok gibiydi. Aynı soyadını taşıyanlar evlenemezdi. Bugün Çin’de yalnızca 100 kadar soyadı vardır ve milyarı aşkın insana bölüştürülmüştür. Bunlardan 22 tanesi binlerce yıllıktır. Vang (Kral) 93 milyon, Li 92 milyon, Zhang 88 milyon Çinlinin soyismidir. Çin’de soyisim isimden önce gelir.
 

Romalılar, Avrupa’da soyadını ilk kullananlardır. Soyadları aile isimlerine göre belirlenirdi. Mesela meşhur Roma diktatörü Sezar’ın ismi Gaius Julius idi. Julius ailesinden Gaius demektir. Sezar (aslında Caesar) lakabı idi. 
 

Soyluluk alâmeti

Ortaçağ’da soyadı çok nadirdi. Avrupa’da soylular önce hâkim oldukları havâlinin, hatta oturdukları şatonun; sonra da mensubu oldukları hânedânın ismiyle anılmaya başladılar. Soyadının başında İngiltere’de of, Fransa’da de, Almanya’da von, Holanda’da van eki, kişinin soylu olduğunun göstergesiydi. Diğer insanlar derebeylerine yaptıkları hizmet ile tanınırlardı. Bu hizmetler daha sonra onların soyismi oldu. Meselâ Hammer çekiç demektir. Meşhur tarihçinin dedeleri, bir derebeyi maiyetinde çekiç ustası olduğu anlaşılıyor. 
 

Avrupa’da yalnızca Macarlarda vaktiyle bizde olduğu gibi önce soyadı, sonra isim gelir. Osmanlı Devleti’ne bağlı son Macar kralının adı Tököly İmre idi. Tököly ailesinden İmre demektir. Mühründe şöyle yazardı: 
 

Muîn-i Âl-i Osman’ım, âmâdeyim her emre; 
Kral-ı Orta Macar’ım, nâmım Tököli İmre.
 

Ruslarda önce isim, sonra baba ismi, sonra aile ismi gelir. Meselâ son Rus çarının adı, Nikola Aleksandroviç Romanov idi. Romanov hânedânından Aleksandr’ın oğlu Nikola demektir. Kadın bekâr ise abasının, evli ise kocasının ismini alır. Son çariçenin adı da Aleksandra Nikolayevna Romanovna idi. Romanovlardan Nikola’nın karısı Aleksandra demektir. 
İspanyollarda da isimden sonra baba ve annenin ailesinin ismi gelir. Meselâ Adolfo Alvarez Gera, Gera ve Alvarez ailesinden Adolfo demektir. Gera, annenin ailesidir.
 

Sırp, Hırvat, Leh ve Çek gibi Slav topluluklarının, hatta Yunan ve Romen gibi Balkan halklarının soyadları karakteristiktir. Sırp, Boşnak ve Hırvatlarda –iç, Polonyalılarda –ski, Çeklerde –çek, Ukraynalılarda –enko eki soyadlarında umumiyetle yer alır. Begoviç, Jaruzelski, Dubçek, Yuşçenko gibi. 
 

Romenlerde –escu, Ermenilerde –yan, Yunanlılarda da –pulos ve –aki ekleri “oğlu” manasına gelir. Çavuşescu, Serkisyan, Papadapulos ve Vasilaki gibi. Yunanlılarda –kis eki de meslek bildirir. Kazancakis, kazancı demektir. 
 

Gürcüler “çocuğu” mânâsına -şvili veya “oğlu” mânâsına -dze ekini kullanırlar. Aslen bir Gürcü Yahudisi olan Stalin’in adı Josef Çugaşvili idi. Çugaşvili, “Yahudi Çocuğu” demektir.
 

Avrupa’da yalnızca Macarlarda vaktiyle bizde olduğu gibi önce soyadı, sonra isim gelir. Osmanlı Devleti’ne bağlı son Macar kralının adı Tököly İmre idi. Tököly ailesinden İmre demektir. Mühründe şöyle yazardı: Muîn-i Âl-i Osman’ım, âmâdeyim her emre; Kral-ı Orta Macar’ım, nâmım Tököli İmre.

700 bin Smith

Antik çağlardan beri Yahudiler dinî, millî ve kültürel sebeplerle isim değişikliklerine alışmışlardı. Her biri bulundukları ülkenin dilini konuşurdu. Unutulan İbraniceyi sadece bazı hahamlar bilirdi. Sefaradlar (İspanya Yahudileri) çoktan beri İbrani isim ve İspanyol soyisimleri kullanırdı: Avram (İbrahim) Franco gibi. Daha tutucu olan Aşkenazlar (Almanya Yahudileri) ise, hâlâ eski geleneğe göre, kendi adlarını, babalarının önadını, üstelik orijinal şekliyle kullanıyorlardı. Mesela, Yakov ben Yitzhak (İshak oğlu Yakub) gibi. İbranice isimler yasak değildi. 

Binlerce kişiye aynı soyadı

Avrupa’da Yahudilerin nisbeten en serbest olduğu Avusturya’da 1787 yılında bir kanun çıkarıldı. Bu kanuna göre bütün Alman Yahudilerinin Almanca isimler ve soyisimleri alması istendi. Yahudiler, nüfus memurlukları önüne biriktiler. Memurların ellerinde kabul edilebilir isimlerin listesi vardı. Lilienthal, Edelstein, Diamant, Saphir, Rosenthal gibi çiçek ve kıymetli taş benzetmesi güzel soyadı alabilmek için rüşvet vermek şarttı. Kluger (akıllı) ve Fröhlich (mutlu) gibi isimler çok pahalı idi. 

Canı sıkkın memurlar, çoğunlukla kaba bir şekilde Yahudileri dört kategoriye ayırarak isimlendiriyorlardı. Weiss (beyaz), Schwarz (siyah), Gross (büyük) ve Klein (küçük). Dolayısıyla bu soyisimlerini taşıyan binlerce Yahudi vardır. Kötü niyetli memurlar birçok fakir Yahudiye inanılmaz çirkinlikte isimler veriyorlardı: Glagenstrick (darağacı), Eselkopf (eşek kafası), Taschengregger (yankesici), Schmalz (yağ), Borgenicht (borç almak) gibi. 

Din adamlarının soyundan gelen Yahudiler, Cohen, Kahn, Katz, Levi gibi isimleri alma hakkına sahiptiler. Buna rağmen, onları Almanlaştırmak mecburiyetindeydiler. Katzman, Cohnstein, Aronstein, Levinthal gibi. Geniş bir kesim, kökenlerinin bölgesini soyisim olarak aldılar: Brody, Epstein, Ginzberg, Landau, Shapiro (Speyer), Dreyfus (Trier), Horowitz ve Posner gibi. Bu, şüphesiz aşağılayıcı bir durumdu. Ama hükümetin Yahudileri tesbit ederek kolayca vergilendirebilmesini ve askere almasını sağlıyordu. Napoléon zamanında, vatandaşlık kanunu gereği, Fransa ve Avrupa’nın Fransız işgalindeki topraklarında herkesin bir soyadı alması mecburiyeti getirildi. 

İş tersine dönüyor

XIX. asırda Almanya-Avusturya hâkimiyetindeki Yahudiler isimlerini Almanlaştırmaya zorlanmışlardı. Alman diktatörü Hitler, bu gidişi tersine çevirdi. Yahudiler, artık Alman cemiyetinden kesin biçimde dışlanıyordu. 

1938 yılında Alman Yahudilerinin isimlerini değiştirmeleri yasaklandı. Hepsi Yahudi isimlerini kullanmaya mecbur edildi. Alınacak isimler konusunda da Yahudiler, belli isimlerle sınırlandırılmıştı. Erkekler için 185, kadınlar için 91 isim tesbit edilmişti. Tevrat’ta geçen ve Yahudi olmayanların da beğenip koydukları Ruth, Miriam, Joseph ve David gibi isimleri alamayacaklardı. Çünki bunları Hıristiyanlar da kullanıyordu. 

Öteden beri yasaklanmış bu isimleri taşıyan erkekler İsrael, kadınlar ise Sarah ismini taşımak zorundaydılar. İsrael, İsrailoğullarının atası Yakub Peygamber’in, Sarah ise büyükannesinin ismidir. Nazi işgalindeki Fransa ve Norveç’te de vaziyet aynıydı. 

İbranice canlanıyor

Yahudiler, Filistin’e göçmeye başladıktan sonra, isimlerini de İbranileştirmeye başladılar.  Perleman, Filistin’e 1881 yılında göçen ve o zaman İbranice bilen belki de yegâne İsrailli idi. 
 

Perleman, adını Eliezer ben Yahuda şeklinde değiştirerek öncülük yaptı. Oğlu Ben Zion, İsrail’in ilk İbranice konuşan çocuğu idi. İsrailli Yahudiler, İbranice öğrendikçe adlarını değiştirmeye başladılar. İsrail devletinin ilk cumhurbaşkanı Ben Gurion, İbranice uğruna sürdürdüğü mücadeleye devam etti. (Ben Gurion, aslan yavrusunun oğlu demektir. Almanca ismi Grün idi.) Bundan sonra Yahudi isim ve soyismi taşımayan hiç bir subayın temsil görevi ile dışarıya gönderilmeyeceğini ilan etti. 
 

İsrail’in idare kademesi, isimlerini bir bir değiştirdiler. Dışişleri bakanı Golda Meyersohn, soyismini Meir olarak değiştirdi. Eski Ahid’deki isimlere dönüş furyası başladı. Bu furya öyle bir hale geldi ki, Tevrat’ta kötü kişi olarak tanınanların isimlerini de çocuklara vermeye başladılar. Mesela Tevrat’ta ‘Kötülüğü rabbin gözü önünde işlediği” bildirilen Menahem ismi, meşhur siyasetçi Begin’in ön adı idi. 
 

Bir Alman Yahudi ailesi. Wiesenthal soyadını alabildiklerine göre, hali vakti yerinde oldukları anlaşılıyor. Çünkü Wiesenthal yeşil vadi demektir. Mamafih şansları her zaman yaver gitmedi. 1943’te bir toplama kampında öldüler.

Soyadının da tarihi var

Çok şeyde olduğu gibi, soyadında da öncü Çinlilerdir. Eski çağlarda bile Çin’de soyadı kullanmayan neredeyse yok gibiydi. Aynı soyadını taşıyanlar evlenemezdi. Bugün Çin’de yalnızca 100 kadar soyadı vardır ve milyarı aşkın insana bölüştürülmüştür. Bunlardan 22 tanesi binlerce yıllıktır. Vang (Kral) 93 milyon, Li 92 milyon, Zhang 88 milyon Çinlinin soyismidir. Çin’de soyisim isimden önce gelir.
 

Romalılar, Avrupa’da soyadını ilk kullananlardır. Soyadları aile isimlerine göre belirlenirdi. Mesela meşhur Roma diktatörü Sezar’ın ismi Gaius Julius idi. Julius ailesinden Gaius demektir. Sezar (aslında Caesar) lakabı idi. 
 

Soyluluk alâmeti

Ortaçağ’da soyadı çok nadirdi. Avrupa’da soylular önce hâkim oldukları havâlinin, hatta oturdukları şatonun; sonra da mensubu oldukları hânedânın ismiyle anılmaya başladılar. Soyadının başında İngiltere’de of, Fransa’da de, Almanya’da von, Holanda’da van eki, kişinin soylu olduğunun göstergesiydi. Diğer insanlar derebeylerine yaptıkları hizmet ile tanınırlardı. Bu hizmetler daha sonra onların soyismi oldu. Meselâ Hammer çekiç demektir. Meşhur tarihçinin dedeleri, bir derebeyi maiyetinde çekiç ustası olduğu anlaşılıyor. 
 

Avrupa’da yalnızca Macarlarda vaktiyle bizde olduğu gibi önce soyadı, sonra isim gelir. Osmanlı Devleti’ne bağlı son Macar kralının adı Tököly İmre idi. Tököly ailesinden İmre demektir. Mühründe şöyle yazardı: 
 

Muîn-i Âl-i Osman’ım, âmâdeyim her emre; 
Kral-ı Orta Macar’ım, nâmım Tököli İmre.
 

Ruslarda önce isim, sonra baba ismi, sonra aile ismi gelir. Meselâ son Rus çarının adı, Nikola Aleksandroviç Romanov idi. Romanov hânedânından Aleksandr’ın oğlu Nikola demektir. Kadın bekâr ise abasının, evli ise kocasının ismini alır. Son çariçenin adı da Aleksandra Nikolayevna Romanovna idi. Romanovlardan Nikola’nın karısı Aleksandra demektir. 
İspanyollarda da isimden sonra baba ve annenin ailesinin ismi gelir. Meselâ Adolfo Alvarez Gera, Gera ve Alvarez ailesinden Adolfo demektir. Gera, annenin ailesidir.
 

Sırp, Hırvat, Leh ve Çek gibi Slav topluluklarının, hatta Yunan ve Romen gibi Balkan halklarının soyadları karakteristiktir. Sırp, Boşnak ve Hırvatlarda –iç, Polonyalılarda –ski, Çeklerde –çek, Ukraynalılarda –enko eki soyadlarında umumiyetle yer alır. Begoviç, Jaruzelski, Dubçek, Yuşçenko gibi. 
 

Romenlerde –escu, Ermenilerde –yan, Yunanlılarda da –pulos ve –aki ekleri “oğlu” manasına gelir. Çavuşescu, Serkisyan, Papadapulos ve Vasilaki gibi. Yunanlılarda –kis eki de meslek bildirir. Kazancakis, kazancı demektir. 
 

Gürcüler “çocuğu” mânâsına -şvili veya “oğlu” mânâsına -dze ekini kullanırlar. Aslen bir Gürcü Yahudisi olan Stalin’in adı Josef Çugaşvili idi. Çugaşvili, “Yahudi Çocuğu” demektir.
 

Avrupa’da yalnızca Macarlarda vaktiyle bizde olduğu gibi önce soyadı, sonra isim gelir. Osmanlı Devleti’ne bağlı son Macar kralının adı Tököly İmre idi. Tököly ailesinden İmre demektir. Mühründe şöyle yazardı: Muîn-i Âl-i Osman’ım, âmâdeyim her emre; Kral-ı Orta Macar’ım, nâmım Tököli İmre.

700 bin Smith

Bugünki şekliyle soyadı ilk olarak İngiltere’de yayılmış ve XVII. asırda hemen herkesin bir soyadı olmuştur. Bugün İngiltere’de soyadı Smith olan 700 bin kişi vardır. Ayrıca bu ülkede 10 bin John Smith bulunmaktadır. 
 

İsveç’te de Johansson en yaygın soyadıdır ve bugün birçok Johansson, soyadını değiştirmektedir. 
 

Soyadlarının başında Mac (oğlu) ve O’ (torunu) ilavesini İskoç ve İrlandalılar kullanır. MacMillan ve O’Hara gibi. Anglosakson ve İskandinavlarda aynı manada -son eki yaygındır. Johnson gibi.
 

Soyismi şahsın memleketini gösterirdi: Veneziani, d'Abruzzio, Wood, Ford gibi. Bazen mesleğini gösterirdi:  Baker (Frıncı), Miller (Değirmenci) gibi. Türklerde Aligiller, Aliler gibi lakapların muadili Avrupa'da Andrews, Roberts veya O'Brien, MacDonald gibi soyisimleridir.
 

Türkçe - Ermeni soyisimleri

XVIII. asır sonlarına kadar Ermenilerin soyadı yoktu. Soyu eskilere giden eşraf hariçti. Sokaktaki adam mesela Sivaslı Agop oğlu Haçadur diye anılırdı. 1820’li yıllarda Ermeniler arasında soyisim furyası başladı. Hemen bütün Ermeniler soyismi edindi. Ermenilerin tamamına yakını Osmanlı memleketinde yaşadığı için, soyisimlerinin de tamamına yakını Türkçedir. 
 

Bunun sebebi hükümetin baskısı veya asimilasyon politikası değildir. Zira 1828 yıllarına kadar Osmanlı Ermenilerin kahir ekseriyetinin ana lisanı Türkçedir. Ermeniceyi az kişi bilirdi ve daha çok kilisede kullanılırdı. Evde oknuşulsa bile, sokağın lisanı Türkçe idi. 
 

XIX. asırdan sonra Ermeni aydınlanması adı verilen mektepleşme safhası sayesinde Ermenice canlandırıldı ve bir kültür lisanı oldu. Buna rağmen soyisimleri, idareci sınıfı teşkil eden Türklere beyan edebilecek şekilde olmalıydı. 
 

Ermeni soyisimleri ya meslek ya da şahsi veya fiziki hususiyetten gelir. Terziyan, Çolakyan gibi. -yan, oğlu demektir. Tek tük baba adını soyisim olarak alanlar vardır. Sarkisyan gibi. Bazısı sonradan Türkçe olan soyismini Ermenice yapmıştır. İran Ermenileri de bunun hemen ardından soyismi almıştır.

Rus Çarı Nikola Aleksandroviç Romanov ve eşi Çariçe Aleksandra Nikolayevna Romanovna.

Kişi babasıyla anılır

Araplarda önce oğlu, sonra babası, mesleği, kabilesi ve memleketiyle anılmak âdetti. Hazret-i Peygamber’in ismi Ebu’l-Kâsım Muhammed bin Abdullah el-Hâşimî el-Kureyşî idi. Kâsım’ın babası, Abdullah’ın oğlu, Kureyş kabilesinin Hâşimî ailesinden Muhammed demektir. 
Müslümanlar da bu ananeyi devam ettirmiştir. Meşhur âlim İmam Gazzâlî’nin ismi, Ebû Hamid Muhammed bin Muhammed el-Gazzâlî et-Tûsî idi. Tus şehrinden iplikçi Muhammed’in oğlu ve Hâmid’in babası Muhammed demektir. Bugün Arap memleketlerinin çoğunda baba ve dede ismi kullanmak mecburîdir. Aile ismi de buna eklenir.
 

Türklerde kişiler, babalarının verdiği isim ile sonradan kazandıkları lakap ve mevki ile anılırdı. Fatih Sultan Mehmed, Baltacı Mehmed Paşa gibi.  Osmanlılarda lakaptan başka, çoğu zaman aile ve baba ismi, ayrıca memleketi de zikredilirdi. Samipaşazâde Sezai, Ali Haydar Mithat, Mustafa Kemal Selânik gibi. Ayrıca her ailenin kendiliğinden teşekkül etmiş bir ismi vardı. 
Almanya’daki tarihî tatbikat bir yana bırakılacak olursa; dünyada soyadı kullanmanın kanunen mecburî olduğu tek ülke Türkiye’dir. 1934 tarihli soyadı kanunu ile herkesin bir soyadı alması mecbur tutulmuş; soyadlarında eski aile ve memleket isimlerinin, hoca, hafız gibi ünvanların, ayrıca Osmanlıca kelimelerin kullanılması yasaklanmıştır. 
 

Soyadı kanunu sırasında takip edilen usulün, evvelce Avusturya ve Almanya’da Yahudiler’in soyadı macerasına benzerliği dikkat çekicidir. İzlanda, Tibet, Burma ve Cava’da bugün bile soyadı kullanılmamaktadır.