Yatırılan paradır. Para, ödeme zamanı gelince veya istenince altın kıymeti üzerinden ödeniyor. Zaten İslâm hukukunda para ile yapılar akitlerde, paranın değeri düşerse, altın üzerinden kıymeti ödenir. Altın hesabı tam bunu karşılıyor. Aslında altın alındığı yoktur. Yani bu bir altın alma muamelesi değildir. Bu bakımdan altın hesabı tam İslâm hukukuna uygundur. Câizdir, hatta fâizli muameleden kaçınmak isteyenler için uygun bir imkândır.
Zeyd bu parayı kullanmaya vekil ise olur. Borç verdiği bu paraya kefil sayılır. Değilse ve Amr şirketin rızası olmadığını biliyorsa, o parayı alamaz.
Borçlanırken o kağıt para ne kadar altın ediyorsa, ödeme esnasında kuyumcuda altın ne kadara satılıyorsa o kadar kağıt para isteyebilir.
Caiz olur. Yevmiye alacağını borcu ile mahsup eder.
Kanuni mecburiyet olmadıkça şahısların borcu evvel gelir.
Alacaklı borçlunun malını nerede bulursa borcuna mahsuben alabilir. Buna takas denir
Sened ve şahit yoksa borçlunun sözü muteberdir.
Senedi ve ispatı yok ise, vermek iyi olur.
Kefil, borçlu demektir. Borcu ödemesi lazımdır. Kul hakkı olur.