İYİLİKLERİ ÖRTEN FELAKETLER - SULTAN III. MUSTAFA

Rus cephesinden gelen kötü haberler üzerine Sultan III. Mustafa üzüntüden felç geçirerek ölmüştür. Kırım’ın kaybedildiği bu savaştan sonra Osmanlı Devleti, artık dünyanın en güçlü devleti değildir.
23 Ekim 2023 Pazartesi
23.10.2023

Sultan III. Mustafa, tahta çıkabilmek için iki amcazadesini bekledi. Nihayet Sultan III. Osman’ın 1757’de vefatı üzerine tahta çıktı. Tarihteki son cülus bahşişi bu vesileyle verildi; sonra tatbikattan kalktı.

26. Osmanlı sultanı ve 91. İslâm halifesidir. Sultan III. Ahmed ile Mihrişah Haseki’nin oğlu olarak 28 Ocak 1717’de dünyaya geldi. Sarayda iyi bir tahsil gördü.

Sultan III. Mustafa
Sultan III. Mustafa

Tahta çıkınca kıymetli bürokrat Koca Ragıp Paşa’yı sadrazamlık makamında bıraktı. Borç yüzünden hapiste olanların borçlarını ödedi. Tımar ve mukataa beratlarının yenilenmesi sırasında ödenen harçları affetti. Bu icraatı büyük sevinç ve ümit hâsıl etti.

İçte ve dışta temkinli bir politika takip etti. Avrupa’da 1756-1763 tarihleri arasında vuku bulan yedi yıl harplerinde bütün devletler Osmanlıların kendi saflarında harbe katılmasını istedilerse de kabul etmedi.

Sultan III. Mustafa
Sultan III. Mustafa

Ruslara ilk mağlubiyet

Babası gibi sulhsever bir hükümdardı. Ancak hâdiseler istendiği gibi yürümedi. Ruslar, bir denge unsuru olan Polonya’yı işgal etti. Lehliler, Podolya’yı verme karşılığında İstanbul’dan yardım istedi. Padişah tereddüt içinde iken, Rusların Osmanlı sınırını geçip Müslüman halkı kılıçtan geçirmeleri harbi kaçınılmaz kıldı.

1769 başında başlayan harbde, Rusların Hotin muhasarası esnasında kazanılan zafer üzerine Padişah’a Gazi unvanı verilmişti. Ancak harb bir sene içinde Rusların lehine döndü.

Koordinasyon bozukluğu yaşayan ordu talimsiz ve isteksizdi. Kumandanları kabiliyetli Rus ordusunda ise sabır ve metanet olunca, harbin kaybedilmesi kaçınılmazdı. Bu, Ruslara karşı tarihteki ilk mağlubiyettir. Sefere bizzat çıkmak isteyen Padişah’a hastalığı mâni oldu. İstiska, astım ve kalpte polip üst üste gelmişti.

Sultan III. Mustafa'nın zırhı
Sultan III. Mustafa'nın zırhı

Güçlü Rus donanması Çeşme limanına girerek Osmanlı donanmasını imha etti. Türk tarihinin bu en büyük facialarından birine, Rusların Dobruca’daki Türk kasabaları halkını kılıçtan geçirmeleri eklenince, Padişah üzüntüsünden beyin kanaması geçirerek felç oldu. 1774 yılının 21 Ocak günü Cuma ezanları okunurken 57 yaşında vefat etti.

Talihin garip bir cilvesidir ki, yerine geçen kardeşi Sultan I. Abdülhamid de devam eden Rus harbinde bugün Ukrayna’daki Özi kalesinin düşman eline geçip halkının kılıçtan geçirilmesi üzerine inme indirerek vefat etmişti. Tarihte halkının başına gelenlere üzüntüsünden ölen başka devlet adamı malum değildir.

Bu mağlubiyet neticesinde Küçük Kaynarca Anlaşması imzalanmıştır ki, Kırım gibi ahalisi Müslümanlarla meskûn bir belde ilk defa elden çıkıyordu. Osmanlı Devleti, artık dünyanın en güçlü devleti değildir. Ama hâlâ güçlü devletler arasındadır.

Sultan III. Mustafa'nın İngiliz elçisini kabulü - Tablo Francis Smith
Sultan III. Mustafa'nın İngiliz elçisini kabulü - Tablo Francis Smith

Hakikatler ve an’aneler

Sultan III. Mustafa yaratılıştan meziyet sahibi idi. Sağlam bir temyiz kabiliyeti vardı. Doğruyu yanlıştan ayırmakta mahirdi. Basiretli ve faaldi. Hükümdarlığın kendisine yüklediği vecibeleri hakkıyla bilir ve samimiyetle yerine getirmeye çalışırdı. Gelen resmi yazıları sonuna kadar okur, en ince teferruatıyla alakalanırdı.

İyi kalpli, merhametli, hayırseverdi. Dindar, an’anelere bağlı, tertipli ve adildi. Mora ihtilâlinin bastırılmasında liyakat gösteren müderris Osman Efendi’yi iki rütbe birden yükselterek taltif etmek istedi. Şeyhülislâm Mirzazâde Said Efendi, kanuna muhalif olduğunu söyleyince, Padişah kabul etti.

Haseki (saray subayı) kıyafetiyle halkın arasına karışır, onların hâlini öğrenmeye çalışırdı. Sabah namazlarını kılık değiştirerek Ayasofya’da kılardı.

Sultan III. Mustafa adına kesilmiş sikke
Sultan III. Mustafa adına kesilmiş sikke

Huzur dersleri

Güzel konuşurdu. Cihangir mahlasıyla şiirler yazardı. İyi bir hattattı. Her padişahın bir hobisi olduğu gibi, Sultan III. Mustafa da kitap ciltlerdi. Bu devirde çıkarılan bir emirle (1774), hem ferman ve beratların yazıldığı hem de sikkelerin kesildiği yer olarak İslambol yazılması istenmiştir.

Nakşibendi şeyhi Beyzâde Mustafa Efendi’den feyz almıştır. Osman Gazi devrinden beri sarayda padişah huzurunda zaman zaman ulemanın toplanıp bazı âyet-i kerimelerin tefsir edilmesi an’anesine daimi ve resmi bir nizam verdi.

Sultan III. Mustafa huzur dersinde
Sultan III. Mustafa huzur dersinde

Hüzünlü bir borç senedi

Uyanık fikirli, tedbirli, ilim ve fazilet sahiplerini himaye ederdi. Kendi parasında cömert, halkın parasında tutumlu idi. Otuz seneye yakın barış içinde yaşandığı için hazine dolmuştu. Harb çıktığında, “İstanbul’dan cepheye kadar yol kenarına hazinedeki para keselerini dizsem, artar” demişti.

Ancak harb, hazinedeki paraları yuttu. Bu sefer Padişah, aile ferdlerindeki paraları toplayıp 577 keseyi muharebeye sarfetti. Buna mukabil kendisine borç senedi verildi. Bu hazin borç senedi Topkapı Sarayı arşivindedir. Anlaşılıyor ki, Padişah’a geri ödenmemiştir. Osmanlı tarihinde, padişahın hazineye borç verdiği çok misaller vardır.

Kıtlık depoları

Sultan III. Mustafa, orduyu teknik cihetten ıslaha girişti. Fransız askerî mütehassıslarını getirtti. Modern bir top dökümhanesi kurdu. Hafif toplar döktürttü. Topçu birlikleri kurdu.

1773’te Mühendishane-i Bahr-i Hümayun adıyla gemi mühendisliği mektebi kurdu ki bugünki İstanbul Teknik Üniversitesi’dir.

Sakarya nehri ile Sapanca gölünü birleştirmeye teşebbüs etti. Böylece hem İstanbul’un kereste ve odun ihtiyacı kolayca karşılanacak; hem de Anadolu ile de rahat bir irtibat yolu kurulacaktı. Kanallar kazılmaya başlandıysa da Rus harbi kopunca teşebbüs geri kaldı.

Şehirlerde kıtlık depoları inşa ettirdi. Fabrikalar ve atölyeler kurulmasını teşvik etti. Babası zamanında başlanan, ama 1730’daki darbe yüzünden akamete uğrayan sanayi inkılâbını gerçekleştirmeye çalıştı.

Muvaffak olsaydı, Osmanlı Devleti, belki de bugün ileri ülkelerden birisi olacaktı. Sırayla yerine geçen kardeşi, oğlu ve yeğeni bu misyonunu devam ettirdi.

Mühendishane-i Bahri-i Hümayun
Mühendishane-i Bahri-i Hümayun

3 nasihat

Padişah, astronomiye çok meraklı ve bu mevzuda zamanın âlimi sayılabilecek derecede idi. O zamanlar astronomi ile astroloji arasında pek fark gözetilmediği için, sonra gelen bazıları, onu yıldız falına meraklı bir hükümdar olarak tanıtarak gülünç vaziyete düşmüşlerdir.

Küçük Prusya’yı güçlü bir devlet haline getiren Büyük Friedrich’e gönderdiği elçi Resmî Efendi vasıtasıyla güya kralın muvaffakiyetinin sırrı olarak gördüğü müneccimlerden üç tane istemiş, o da “3 müneccim değil ama, 3 nasihat vereyim: Tarih okumak, hazineyi dolu tutmak, güçlü bir ordu” demiş.

Osmanlıları aşağılamak için mektep kitaplarına kadar girmiş bu efsaneyi, o sıralarda Osmanlı Devleti’ni kendi yanında harbe çekmeye çalışıp, muvaffak olamayan Fransız sefiri raporunda yazıyor. Ama Resmî Efendi’nin tafsilatlı sefaretnamesinde hiç geçmiyor. Padişah, geleceği Allah’tan başka kimsenin bilmeyeceğine dair kaidenin farkında değil miydi?

Bilakis hem dinî hem de pozitif ilimlere meraklı idi. Tıp üzerine tetkikleri vardır. Bu devir tıbbın altın çağı olmuştur. Zamanın meşhur tabiplerinden Leidenli Boerhaave’in tıp nazariyatına dair kitabını Türkçe’ye tercüme ettirdi.

Saray tabibi Emin Efendi, kızlar ağasını tedavi edemeyip ölünce, Padişah şüphelenip kendisini imtihan ettirdi ve bir şarlatan olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine şehirde ne kadar şarlatan tabip varsa hepsini toplatıp, meslekten men etti. Kimini ademe kimini sürgüne yolladı. Tababeti ıslah için Avrupa’dan tabipler getirtti.

Sultan III. Mustafa
Sultan III. Mustafa

Suya verilen câmi

1766 senesinde İstanbul’da Küçük Kıyamet de denen bir zelzele koptu. İki dakika içinde şehir yerle bir oldu. Padişah, fevkalade gayretlerle şehri yeniden imar ve ihya etti.

Akabinde başlayan harbe rağmen, Davudpaşa Kasrı, Kapalıçarşı, Surlar, Baruthâne, Saraçhane, yeniçeri odaları, Tophane ve Kızkulesi’ni derhal tamer ettirdi. Bu arada temellerine kadar yıkılan Fatih Câmii’ni aslına göre yeniden yaptırdı.

Laleli, Üsküdar-Ayazma, Kadıköy-İskele ve Paşabahçe Câmileri, Sultan III. Mustafa’nın çok sayıda hayır hasenatının başında gelir. Ama ne gariptir ki, Teknik Üniversite’de olduğu gibi, bu câmiler de onun ismiyle tanınmaz.

Rivayete göre Padişah rüyasında Laleli Baba adında bir veli görmüş. Dünyada en büyük saadetin ne olduğunu sormuş. O da, “Yiyip içtiğini çıkarabilmektir” diye cevap vermiş. Padişah bu cevabı bir veliye yakıştıramamış. Sonra ağır bir kabızlığa tutulmuş. Doktorlar çare bulamamış. Tekrar rüyasına giren veli, kendi adıyla bir câmi yaptırırsa bu hastalıktan kurtulacağını vadetmiş.

Padişah, “İstanbul’da dört câmi yaptırdım. İkisini (Ayazma ile İskele) suya, birini yele (Laleli), birini de dedeme (Fatih) verdim” dermiş. Ayazma, mukaddes su demektir. Kuş evleri ile meşhur Ayazma Camii’ni, ağabeyi Şehzâde Mehmed ve annesi Mihrişah Vâlide Sultan’ın ruhu için yaptırmıştır. İskele Câmii ise, Kadıköy’deki tek padişah câmiidir.

Sultan III. Mustafa, Laleli Câmii avlusundaki türbesinde, oğlu Sultan III. Selim ile beraber yatar. İstanbul’daki dört kadem-i şeriften, yani Hazret-i Peygamber’in ayak izinden birisi buradadır.

Laleli Camii, zamanında medrese, imaret ve sebili ile bir külliye idi. Cumhuriyet devrinde tarumar oldu. Hanımı Mihrişah Valide Sultan da hayratıyla tanınır. Kız kardeşinin yaptırdığı Zeynep Sultan Câmii de bu devre aittir.

Laleli Camii - Bir asır evvel
Laleli Camii - Bir asır evvel

Ümitsizliğe dair

Sultan III. Mustafa, tabiri caizse Osmanlı tarihinin en talihsiz hükümdarlarındandır. Hayırlı işleri unutulmuş; hep felâketlerle anılmıştır. Padişahın, Koca Ragıp Paşa vefat edip de sadaret mührünü verecek ehil adam bulamamanın üzüntüsü içinde söylediği şu kıta pek meşhurdur:

Yıkılıpdur bu cihân sanma ki bizde düzele,
Devleti çerh-i denî, verdi kamu mübtezele,
Şimdi ebvâb-ı saadetde gezen hep hazele,
İşimiz kaldı hemân, merhamet-i lemyezele.

Çerh-i denî: âdî dünya; kamu: hep; müptezel: aşağılık; ebvâb: kapılar; hazele: sahtekârlar; hemân: hemen hemen, artık; lemyezel: Sonu olmayan (Allah)

Sultan III. Mustafa'nın kabri
Sultan III. Mustafa'nın kabri