Amerika’da yaşayan uzak bir akrabamız orada vefat etti. Oğlu yakılacağını bildirmiş. Kendisine neden yakılmaması gerektiğini ve yapılması icab edenleri nasıl bildirebiliriz?
Kur’an-ı kerimde Mâide suresinin 27-32 âyetlerinde anlatıldığına göre, Hazret-i Âdem’in oğlu Kâbil, kardeşi Hâbil’i öldürdü. O zamana kadar hiç ölüm hâdisesi olmadığı için cesedi ne yapacağını bilemedi. Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi.
Bu hâdise Tevrat’ta da benzer şekilde anlatılmaktadır. (Tekvin bâb. 24) İnsanların ölülerini toprağa defnetmeleri usulü bu hâdiseden kalmadır ve Hazret-i Âdem şeriatından itibaren bütün semâvî dinlerde tatbik edilmektedir.
Hazret-i Muhammed buyurdu ki: Hazret-i Âdem’in vefatında melekler kendisini yıkadı. Kefenlediler. Buhurladılar. Tabuta koyup, kendi dinine göre namazını kıldılar. Daha önce kazıp hazırladıkları bir lahde defnettiler. Kabrin üzerine toprak yığdılar. Sonra “Ey Âdemoğulları! İşte bu sizin yolunuzdur” dediler. (Müsnedü Ahmed bin Hanbel, Beyhakî)
Hazret-i Muhammed aleyhisselâm, ölüleri yıkanmasını, kefenlenmesini, namazının kılınmasını, bir insanın göğsü hizası derinlikte kazılan bir mezara defnedilmesini, üzerine kerpiç veya tahta mertekler konulmasını, üzerine toprak atılmasını, toprağın düz değil, balık sırtı gibi bombeli ve ortası hafifçe oyuk yapılmasını, etrafına taş dizilmesini, başına ölüyü tanıtacak dair bir işaret dikilmesini, cenaze defnedilirken başında Kur’an-ı kerim okunmasını, mezarın zaman zaman ziyaret edilmesini, bunun hem ölüye, hem de yakınlarına faydası olduğunu, ölünün kemiklerinin kırılması, diriyken kırılması gibi ölüye acı verdiğini, bu sebeple günah olduğunu buyurdu. Ölülerini bizzat bu usulle defnetti. Kendisi de böyle defnedildi.
İnsan ölünce, ruh bedeni terk eder. ma bedenle irtibatını devam ettirir. Mezar, bir nevi ruhun irtibat adresidir.
Bu sebeple İslâm dininde ölünün bu şekilde gömülmesi kaide hâlini aldı.


24 Kasım 2012 Cumartesi
Alakalı Başlıklar