Atatürk, Kürtler’e otonomi (özerklik) vaadinde bulunmuş mudur?
Erzurum ve Sivas Kongresi’nde, Şarki Anadolu’da Ermeni taleplerinin önüne geçmek üzere, Kürtleri beri tarafa çekmek için bir faaliyet yürütüldü. 4-11 Eylül 1919 tarihli Sivas Kongresi’nden hemen sonra, 18-22 Ekim 1919’da İstanbul (Salih Paşa) ile Mustafa Kemal Paşa arasında cereyan eden Amasya Mülâkatı üzerine hazırlanan protokollerinin üçü açık, ikisi gizlidir. 22/X/1919 tarihli gizli protokol 1960’larda amme efkârına ilan edildi. Burada Kürtlerin, Osmanlı cemiyetinden ayrılmasını engellemek ve burada ecnebilerin ayırıcı faaliyetlerinin önüne geçmek için Kürtlere ırkî ve içtimaî bazı imtiyazlar tanınması kabul edilmiştir. 20/I/1921 tarihli ve 23 maddelik Teşkilat-ı Esasiyye Kanunu’nun İdare serlevhası altındaki 12 maddesi, vilayet ve kazaların muhtariyetine dairdir. Buradaki ifadeler, bazılarınca Kürtlere muhtariyet verildiği şeklinde tefsir edilmiştir. Ankara meclisi, 27/VI/1921 tarihinde Elcezire Cephe Kumandanlığı’na bir talimatname göndererek, milletlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı çerçevesinde halkın kuracağı mahalli idarelere muhtariyet tanınması hususunda kumandanlığa salahiyet tanımıştır. 10/II/1922 tarihinde mecliste Kürt meselesi konuşulmuş; Kürtlere muhtariyet tanınmasına dair 18 maddelik bir kanun teklifi müzakere edilip 373’e 64 reyle reddolunarak meselenin müzakeresi başka zamana tehir edilmiş; ancak bir daha hiç konuşulmamıştır. Bu gizli celseyi, İstanbul’daki İngiliz komiseri Sir Rumbold haber vermiştir ki vesikası İngiliz hariciye arşivinde mevcuttur (FO 371/7781 e 3553/96/65). Bu kanunun maddeleri şöyle hülasa edilebilir: Kürt halkı için bir muhtariyet idaresi kurulacaktır. Meclis mıntıkaya 3 sene için Kürtlerin tasvip ettiği Türk veya Kürt asıllı şerefli bir umumi vali tayin edecek; bir de halkın seçtiği Kürt vali tayin edilecektir. Umumi valinin tekrar tayini, Kürt milli meclisinin tasvibine bağlıdır. Bu çok radikal hükümlerinin yer aldığı kanun teklifinin aslında mevcut olmadığı; Kürtler hususunda Ankara’ya baskı yapan İngilizleri yatıştırmak için böyle bir vesikanın sızdırıldığı söylenir. Gazi, 16/I/1923 tarihinde İzmit’te gazetecilere verdiği mülakatta, “Başlı başına bir Kürtlük düşünmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tür yerel özerklik oluşacaktır. O halde hangi livanın halkı Kürt ise, onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir” sözlerini sarf etmiştir. Lozan Muahedesi’nin imzası ile bu mevzu gündemden kalkmış; Şark isyanları üzerine telaffuz dahi edilmez olmuştur.


3 Nisan 2021 Cumartesi
Alakalı Başlıklar