KATALONYA’NIN BİTMEYEN MÜCADELESİ

Katalonya’nın istiklâl krizi bitmedi. Bu gidişle de pek biteceğe benzemiyor.
6 Kasım 2017 Pazartesi
6.11.2017

Katalonya’nın istiklâl krizi bitmedi. Bu gidişle de pek biteceğe benzemiyor.

Tortosa Kalesi'nde Katalan muhafız

Barselona’yı iyi-kötü herkes bilirdi ama Katalonya’yı çokları son hadiseler vesilesiyle duydu. İspanya’nın kuzeydoğusundaki Gerona, Barselona, Tarragota ve Lerida beldeleri, Katalonya diye bilinir. Burada Katalan adında, Latin asıllı, ama Fransız ve İspanyollardan farklı bir halk yaşar.

Katalonya, Roma ve Got hâkimiyetinden sonra, bütün İspanya ile beraber Müslümanlar tarafından fethedildi. İspanya’da, 711’den itibaren kurulan Müslüman hâkimiyeti,  zamanla gerilemeye başladı. Kuzeyde Oviedo çevresinde minicik bir Asturias Krallığı istiklalini hep muhafaza etti. Zamanla Portekiz’in kuzeyinde Leon; İspanya-Fransa sınırında Navar, Kastilya ve Aragon Krallıkları ortaya çıktı.

1031’de Emevîler tahtı kaybedince, İberya, Müslüman devletçiklere ayrıldı. Onlar da birbirini yemeye başladı. Aragon Krallığı, 1118’de Müslümanların elinden Zaragoza’yı alıp merkez yaptı.  Hepsi birbiriyle akraba bu Hristiyan devletçikleri, Papa’nın desteği ve Fransa’nın yardımıyla güneye doğru ilerlediler. Müslümanların taht şerhi Kurtuba 1236’da Hristiyanların eline geçti. Barçelûne (Barselona) daha 801 yılında kaybedildi. 985 ve 987’de bir ara tekrar fethettilerse de, artık nihai olarak kaybettiler.

Nihayet Aragon Kralı Fernando ile Kastilya Kraliçesi İzabella evlenince, iki devlet birleşip Navar’ı da hâkimiyet altına alarak Müslümanları 1492’de İspanya’dan çıkardılar. Böylece İberya yarımadasında asırlar boyu devam eden reconquista (İberya’nın yeniden fethi) tamamlanmış oldu. Müslümanlar yarımadadan çıkarıldılar.

İspanyollar Barselona önünde (1714)

Tüccarlar cumhuriyeti sever

Büyük Karl’ın fethettiği, ama Frank Krallığı’nın bir parçası olmayı reddeden Barselona Kontluğu hükümdarı Yaşlı Ramon, 1058’de bir ferman-anayasa neşrederek, Katalonya’nın siyasi istiklalinin ilk temelini attı. 1035’te kurulan Aragon Krallığı, bir asır kadar sonra Barselona Kontluğu’nu miras yoluyla ilhak edip Akdeniz’e çıktı; Balear Adaları’nı fethetti. Böylece nüfusunun ekseriyeti Katalanca konuşur oldu. Zira burada Katalanlar yaşıyordu.

Bir Latin ırkı olan Katalanlar, Akdeniz ticaretinde söz sahibi, zengin ve medeni bir halk idi. Barselona’da tekstil ve bankacılık ilerlemişti. Katalonya’yı, 1289’da kurulan Generalitat de Cataluna (Katalonya Meclisi) vasıtasıyla tüccarlar idare ediyordu. Ancak Birleşik İspanya’da hep Kastilyalılar, yani İspanyollar hâkimdi. Katalanlar, Atlas Okyanusu’na çıkamadı; okyanus ticaretine katılamadı; Amerika’nın fethinde yer alamadı. Bugün Latin Amerikalılar hep Kastilyalı, yani İspanyoldur.

İdarî imtiyazları olsa bile Katalanlar, İspanya birliğinden hep ayrılmak istediler. Her zaman tetikte yaşadılar. Öyle ki ananevi Katalan çiftlik evi Masia’ların bir köşesinde hep müdafaa kulesi bulunurdu. 1462’de Fransa desteğiyle çıkardıkları büyük isyan, hezimetle bitti. 1640’daki isyan neticesinde Casademunt adında bir avukat liderliğinde 12 yıl yaşayan bir cumhuriyet kurdular. Katalanların milli bir hanedanı yoktu. Ticaret oligarşisi zaten cumhuriyeti tercih eder. Katalonya, siyasi imtiyaz sözü alarak birliğe geri döndü.

Mısır’daki Memlûk Devleti de 1252’de ülkesinde yaşayan Fransız ve Katalanlara ticaret imtiyazları vermişti. Osmanlılar XVI. asırda oraları fethedince, bu imtiyazları tasdik etti. Hatta bütün Osmanlı ülkesine, sonra da barış içinde bulunduğu diğer Avrupalılara yaydı. Bu imtiyazlara “kapitülasyon” denir. Böylece kendilerine kapitülasyon verilen ilk halk, Katalanlardır. Osmanlı memleketinde ticaret gibi sebeplerle yerleşmiş Levantenler arasına Katalanlar da vardı.

Anadolu'da Katalanlar

Tarihî menbalarda Almughavares diye anılan Katalan şövalyeleri, 1303’te Osmanlılara karşı harbetmek üzere Bizans İmparatoru II. Andronikos Paleologos’un hizmetine girdiler. Bu ücretli askerler içinde yağma peşinde Avrupalı bir serseri güruhu da vardı elbette. Başlarındaki Roger Blum adındaki Alman, evvela Sicilya Kralı’na hizmet ettikten sonra, işsiz kalıp Anadolu’ya geldi. Alman İmparatoru’nun dük unvanı verdiği Roger, bir Bizans prensesi ile evlendi ve askerleriyle Erdek’e yerleşti.

Karesi Beyliği’ni tazyik eden Katalanlar, Osmanlı muhasarası altındaki Alaşehir’i de kurtardılar. Anadolu’da bir Katalan Prensliği kurmak isteyen Roger, Bizanslıları endişelendirdi. İmparator kendisini Bulgarlara karşı muharebesinde yardım etmek üzere Rumeli’ye geçirdi. İki mühim merkezleri olan Erdek ve Biga’da asker bırakarak Rumeli sahiline yayıldılar. İmparator Roger’e, imparatordan sonra en büyük unvan olan caesar unvanını vermeye mecbur kaldı.

Nihayet imparatorun oğlu, 1307’de Edirne’de şerefine verilen bir ziyafette 27 yaşındaki Roger ve adamlarını kılıçtan gecirdi. Rumlarla Katalanlar arasındaki bu mücadelede Marmara sahilleri harab olmuştu. Bu ise Osmanlıların Rumeli fethini kolaşlaştırdı. Geri kalan Katalanlar, Selanik’e saldırdılar; ama muvaffak olamayıp güneye indiler. Haçlı seferlerinden kalma Atina Dükalığı’nı 1311’de ele geçirdiler.  Erdek, Orhan Gazi zamanında fethedilmişti. Sultan I. Murad, Sırpsındığı vak’asından evvel Rumeli’ye geçmeden 1364’de  Biga’yı fethetti. Zira bir yandan Sırplarla savaşırken, öte yandan bunların bir gâile çıkarmasından endişeliydi. Böylece Anadolu’da Katalanların izi silindi.

Barselona-Real Madrid futbol takımlarının arması

Siyasî futbol maçları

1700’de İspanya kraliyet hanedanında prens ve prenses kalmayınca, Kral II.Carlos, Fransa Kralı XIV.Louis’nin oğlu olan yeğeni Philippe’i veliaht seçmişti. Bunu kabul etmeyen Avusturya İmparatoru ise oğlu Karl’ı kral yapmak istiyordu. Katalanlar, bu mücadelede Avusturya’yı tuttular. Ama hüsranla biten bu mücadele neticesinde 11 Eylül 1714’de Barselona düştü. V.Felipe adıyla tahta çıkan Philippe, Katalanların muhtariyetini kaldırdı. 11 Eylül, Katalanların milli günüdür.

İspanya Kralı VII.Fernando ölüp; yerine kızı İzabella’yı bırakınca, anayasa gereği tahta kadın çıkamayacağı için, kralın kardeşi veliahd prens Don Carlos 1833’de ayaklandı. Katalanlar bunu fırsat sayıp Carlos’u desteklediler. Böylece yeniden ateşlenen Katalan milliyetçiliği, 6 sene süren iç savaşı Carlos’un davayı kaybetmesiyle sönmedi; artarak devam etti.

Katalanların çok değer verdiği Bernat Desclot ve Francesc Eixemenes gibi filozoflar, eserlerinde hep hükümdarın, teb’asının âdetlerine, hak ve imtiyazlarına hürmet duyması gerektiği esasını dile getirmiştir. Bu ideal, Katalanların, İspanya krallarına karşı mücadelesinin fikrî esasını teşkil eder.

Katalanlar, kendi kültürlerini yaşamak; eski siyasi imtiyazlarını geri almak üzere mücadeleyi bırakmadılar. 1870’lerden itibaren birkaç gruba bölünen siyasi Katalancılık hareketi ortaya çıktı. 1901’de muhafazakâr Lliga Regionalista adlı partinin seçimi kazanması Katalan milliyetçiliğinin de zaferi oldu. 1913’de sınırlı salahiyetlerle mücehhez olsa da bir Katalan parlamentosu (Mancomunidad) kuruldu. İspanya’ya bağlılık giderek zayıfladı. 1931’de cumhuriyetçi sol parti, Katalonya’da belediye seçimlerini kazandı; iki gün sonra da Katalonya Cumhuriyeti’ni ilan etti. İspanya, 1932’de Katalonya’nın muhtariyetini tanıdı.

Bu arada cumhuriyetçilerin hâkimiyeti üzerine Kral, İspanya’yı terketti. Rus destekli sosyalist cumhuriyetçilerle, mevcut sisteme bağlı Franco liderliğindeki kralcılar mücadele etti. 1936’da iç savaşın galibi General Franco galip geldi. 1938’de cumhuriyetçilerin kalesi Katalonya’nın muhtariyeti kaldırıldı; bütün imtiyazları kaldırılarak sıradan bir eyalet şeklinde İspanya’ya bağlandı. Muhalif Katalanlar, Paris, ardından da Meksika’da bir sürgün hükümeti kurdular.

Bu devirde İspanyol-Katalan ihtilafı, Real Madrid-Barselona maçlarında yaşadı. Barselona takımının bayrağı, aynı zamanda Katalonya bayrağı idi. İki takım arasındaki maçlar, bazen tedhişe varan siyasi mücadele şeklinde cereyan ederdi. Franco’dan sonra tahta çıkan Kral Juan Carlos’un demokrasiyi canlandırması, Katalonya’ya yaradı. 1970’da muhtariyet tanındı.

Franco Barselona'da

Cumhuriyet ve istiklal sevdası

Katalonya, Endülüs’den sonra İspanya’nın en kalabalık eyaletidir. Balear Adaları’ndan Mayorka ve Minorka’da Katalanca konuşulur. Ayrıca Valensiya’nın da yarısı Katalonca konuşur. Bir başka deyişle, Katalonya’da Katalanlar ekseriyette olmakla beraber, çok sayıda İspanyol da yaşar. Bunlar, tabiatiyle istiklale muhaliftir. Katalonya dışında, mesela Valensiya’da da hatırı sayılır Katalan nüfus yaşamaktadır. Bu da Katalanların istiklali meselesini daha da çetrefil hâle getirmektedir.

İspanya’nın kuzeyindeki Navar’da da, ne Latin, ne Ari asıllı olan, Bask adında bir halk yaşar. Kafkasya’daki Abhazlarla akraba olduğu düşünülen Basklar, günümüze kadar devam eden, siyasi ve silahlı bir mücadele yürüterek, nihayet son yıllarda muhtariyet elde edip silahı bıraktılar.

32 bin km2’de 8 milyon nüfusun yaşadığı Katalonya, sadece sanayi ve ticaret değil, aynı zamanda münbit bir ziraat beldesidir. Zeytin, üzüm, badem yetiştirilir. Tekstil yanında, madeni eşya, gıda, petrol ve kimya sanayii çok ileridir. SEAT fabrikaları buradadır. Turizm o kadar ileridir ki, turistlerin tahribatından bezen Barselona halkı, turist gelişinin sınırlandırılmasını isteyen gösteriler yaparlar.

Katalonya’nın -ve eş zamanlı Kürdistan’ın- istiklal mücadelesi bir kere daha gösterdi ki, arkasında global güçlerin olmadığı bir mücadele muvaffakiyet kazanamıyor. Rusya’nın Akdeniz’e inmesini önlemek için AB ve ABD’nin el birliğiyle istiklal verdiği eski Yugoslavya devletleri düşünülecek olursa bu daha iyi ortaya çıkar.  Güçlü finans merkezlerinin çekildiği ve dünyanın yalnız bıraktığı Katalonya, cumhuriyet ve istiklal sevdasının neticeleriyle yüzleşiyor.

 

Kavgacı Boğa İspanya'nın; çalışkan eşek, Katalonya'nın sembolüdür

Milli kıyafetler içinde Katalan çocuklar

La Sardana (İnsan Kulesi) Katalanların milli oyunudur

1930'lardan Katalonya banknotu