ABBASÎ HALİFESİ’NİN RESMİ KİLİSE DUVARINDA

Van Gölü’nün ortasındaki Ahtamar Adası’nda bulunan Ermeni Surp Haç Kilisesi’nde 95 sene sonra ilk âyin icrâ edildi. Burası Ermenilerin dört büyük ruhânî merkezinden birisi idi.
22 Eylül 2010 Çarşamba
22.09.2010

 

Van Gölü’nün ortasındaki Ahtamar Adası’nda bulunan Ermeni Surp Haç Kilisesi’nde 95 sene sonra ilk âyin icrâ edildi. Burası Ermenilerin dört büyük ruhânî merkezinden birisi idi.

Vanlıların deniz dediği Van Gölü’nün sodalı sularında yüzmek göze su kaçırmamak şartıyla çok zevklidir. Göle mahsus inci kefali adındaki balık da çok lezzetlidir. Van’ın Gevaş kazâsının karşısındaki 70 bin metrekarelik Ahtamar Adası bulunur. Adaya sahilden motorla gidilir. Adanın ismi Kız Kulesi (veya Kalesi) ile benzer bir efsâneye dayanıyor. Bu adada yaşayan Ermeni keşişin Tamar adındaki kızına sahil köylerinden bir çoban âşık olmuş. Her gece sevgilisiyle buluşmak üzere adaya yüzer; kız da fener tutarmış. Kızın babası haberdar olunca, bir gece fenerle sahile inmiş ve devamlı yer değiştirmiş. Çoban da yüzmekten yorulup boğulmuş. Boğulurken “Ah Tamar” diye bağırmış. Kız da bunu işitip kendini azgın sulara bırakmış. Aslına bakılırsa Ağtamar muhtemelen Arapça “iğtimâr” (su altında kalmak) kelimesinden geliyor. Yakın zamandır bu isimden alerji duyup Akdamar şeklinde söylemeyi tercih edenler de vardır.

Mukaddes Haç Kilisesi

Türklerin gelişinden evvel havâlide Abbasîlere bağlı Ermeni krallıkları vardı. Gevaş’ta hüküm süren biri Rştuni sülâlesinden Vard Rştuni 705 senesinde burada öldürüldüğü için adaya Rştunik Adası da denirdi. 908’de Ardzruni sülâlesinden Vaspuragan Kralı Gagik burada bir kasaba, saray, çarşı, liman ve şimdi de mevcut kiliseyi yaptırdı; pâyitahtını da buraya taşıdı. Adada çiçeklerle süslü güzel evler, meyve bahçeleri, akarsular bulunduğunu tarihçiler anlatıyor. Adanın Altın Çağı idi.

Surp Haç (Mukaddes Haç) Kilisesi, Anadolu’da Ermenilerden kalan nâdir kiliselerdendir. Kral Gagik, Hıristiyanlarca Hazreti İsa’nın çarmıha gerildiğine inanılan haçın bir parçasının muhafazası için 915 yılında Manuel adında bir mimara yaptırdı. İnşası 6 sene sürdü. Kilisenin en enteresan tarafı, duvarlarında zamanın Abbasî Halîfesi Muktedir’in kabartma resminin bulunmasıdır. Kral Gagik halifeye tâbi olduğu için, şükran nişânesi olarak onun resmini duvara işletmişti. Kilisenin dış duvarlarında Mukaddes Kitap’tan alınma kabartma tasvirler vardır. Bu bakımdan mimarî tarihi bakımından ayrı bir değeri vardır. Selçuklu ve Osmanlılar zamanında kilise faaliyetini sürdürdü. Çan kulesi 18. Asırdan kalmadır.

Aziz Gregorius’un (Krikor Lusaroviç) faaliyetleri neticesinde IV. asırda Hıristiyanlığa giren ve bu sebeple Gregoryen denilen Ermeniler kendilerini ilk Hıristiyan topluluk olarak görür. Katolik veya Ortodoks olmayıp, Süryânî, Kıbtî, Marunî kilisesi gibi Monofiziyye (Yâkubî) inancına sâhip kadim (eski) şark kiliselerindendir. Ruhban sınıfı, Rum kilisesindeki patrik, metropolid, piskopos sıralamasına paralel olarak Ermenilerde patrik, katogikos, marhasa şeklinde sıralanır. Ermenilerde patrik ünvanı Osmanlılar tarafından kullanılmıştır.

Eçmiyazin, Kudüs, Sis (Kozan) ve Ahtamar’da olmak üzere katogikos adıyla dört ruhânî reisleri vardır. Bunlardan Ermenistan’ın Türkiye hududuna yakın Eçmiyazin’deki en yüksek rütbelidir. Eçmiyazin Osmanlı sınırları dışında olduğu için Sultan Fatih Osmanlı ülkesinde yaşayan Ermeniler için İstanbul’da bir Ermeni Patrikliği kurdu. İstanbul, Ermenilerin ruhânî merkez sıralamasında bulunmadığı halde; mezhebin baş patriği (katogikosu) Eçmiyazin’de olduğu için, İstanbul Patrikliği Ermeniler için bir nevi idare merkezi sayılmıştır.

Osmanlılar zamanında Sis (Kozan), Ahtamar ve Kudüs patriklikleri de ruhânî bakımdan kendilerinden üstün bulunmadığı halde idarî olarak İstanbul’a tâbi idi. Yani Ermenilerin devletle olan münasebetleri buradan yürütülürdü. XIX. asırda İstanbul patriğine bağlı 45, Sis katogikosuna bağlı 13, Ahtamar katogikosuna bağlı 2, Kudüs patriğine bağlı 5 piskoposluk vardı. XVIII. asırdan sonra Katolikliğe giren Ermeniler de vardır, ama azdır.

Son kalan 300 keşiş

Ahtamar’daki katogikosluk makamı, harb ve istilâlar sebebiyle sürekli el değiştirdiği için 1101 senesinde boş kaldıysa da sonra tekrar faaliyete geçti. Ada 1535’deki İran Harbleri’nde harab oldu. Ahalisi de göç etti. Kilise ve manastır ise faaliyetini devam ettirdi. Son zamanlarında burada 300 keşiş yaşardı. 1915 tehcirinden sonra kilise ve manastır boşaltıldı.

Bugün Eçmiyazin, Kudüs ve Lübnan Antilyas’ta olmak üzere üç patriklik vardır. Eçmiyazin, bütün Ermenilerin bağlı olduğu başpatrikliktir. İstanbul Patrikliği de kilise hiyerarşisinde yer almamakla beraber, Türkiye’deki Ermenilerin dinî işleriyle ilgilenmek üzere varlığını devam ettirmektedir. İstanbul ve Kudüs, Eçmiyazin’e bağlıdır.

Ahtamar Kilisesi 1951 senesinde yıkılacakken medyanın reaksiyonu sayesinde kurtulmuştu. 2005-2007 seneleri arasında Türk-Ermeni işbirliği ile 1,5 milyon dolara restore edildi. 2007 senesinde müze olarak hâdiseli şekilde açıldı. Ermeniler âdet olduğu üzere kilisenin tepesine 100 kiloluk demir bir haç dikilmesini istedi. “Teknik zorluklar” gerekçesiyle reddedildi. Sonra haçın başka bir yere dikilmesini Ermeniler kabul edince mesele çözüldü.

95 seneden sonra 19 Eylül 2010 günü 5 bin kişinin katıldığı ve İstanbul Patrik Vekili Aram Ateşyan’ın idare ettiği bir âyin icrâ olundu. Bu, İmparatorluk mirasıyla barışmak adına sembolik de olsa büyük bir değer taşıyor. Ayrıca memleketin imaj ve tanıtımı ile turizm bakımından müsbet rol oynayacağı âşikârdır.