Gazete yazınızda geçen, “Kadınlara bir şey soracağınız, onlardan bir şey isteyeceğiniz zaman, hicab  (perde)  ardından isteyin. Bu sizin de, onların da kalbleri için daha hayırlıdır” (Ahzâb, 53) meâlindeki âyet-i kerime, Hz. Peygamberin hanımları hakkındadır. Hz. Peygamber’in ondan sonra kadınlarla görüşmediğine dair bir bilgi mevcut değildir. Buna ne dersiniz?
Hitap, Peygamberimizin hanımlarına olabilir; fakat hüküm umumidir. Nitekim bütün tefsirlerde, misal Kurtubî’de, Râzî’de böyle olduğu yazıyor. Âyet-i kerimeler muayyen bir şahıs veya hâdise için nâzil olmuş olabilir. Bu, hükmünün umumi olmasına tesir etmez. Ancak modernistler âyet-i kerimeleri belli şahıslara tahsis ederek hükümlerinin sınırlarını daraltmak veya tamamen ortadan kaldırmak istemektedirler. Yazıda, âyet-i kerimenin tercümesi değil; meali, yani hükme delalet eden tefsiri verilmiştir. O da kadınların, erkeklerle zaruret olmadan konuşmasını açıkça yasaklıyor. Bunun üzerinde icma hâsıl olmuş; asırlar boyu Müslümanlar bu âyet-i kerimeyi bu şekilde tatbik etmişlerdir. Bir popüler gazete makalesinde de ancak bu şekilde verilebilir. Mevzudan bahsediliş maksadı, Müslümanların asırlar boyunca tatbik ettikleri bu âdetin, şer’î menşeini vermektir. Uzun uzadıya tefsir ve fıkh tahlilleri yapmak değildir. Gazete zaten bunun yeri değildir. Hazret-i Peygamber bu hicab ayetinden sonra da icab ettiği zaman hanımlarla konuşmuştur. Mesela Mekke'nin fethinde kadınlardan biat almıştır. Fakat kadının sesinin avret olduğunu söyleyen fukaha bile, fetva sormak, mahkemede şahitlik yapmak gibi hususlarda kadınlarla zaruret miktarı konuşmaya izin vermiştir. O, bu âyet-i kerimenin hükmünün  istisnasıdır.