Hazret-i Ebu Bekr ve Hazret-i Osman zamanında yazılan mushaflar ne olmuştur?
Hazret-i Ebu Bekr zamanında meydana getirilen mushaftan, Hazret-i Osman zamanında Kureyş lehçesiyle bir nüsha çıkarılıp bu nüshada sureler de Hazret-i peygamber’den gelen rivayete göre dizildi. Sonra eski nüsha ve diğerleri imhâ edilip, yeni nüshadan altı tane daha yazıldı. Bunlar Bahreyn, Şam, Basra, Kûfe, Yemen ve Mekke'ye gönderildi. Bugün dünyada bulunan mushafların tamamı, Emevî halîfesi Abdülmelik'den itibaren, bu yedi mushaftan çoğaltılmıştır. Bu orijinal mushaflardan Şam’a gönderilen nüsha, Sultan II. Abdülhamid zamanına kadar Ümeyye câmiinde saklanmakta iken, çıkan bir yangından kurtarılamamıştır. Londra’daki mushafın bu olduğu da söyleniyor. Medine’deki nüshanın üzerinde, içlerinde Zeyd bin Sâbit, Abdullah bin Zübeyr, Saîd bin Âs gibi sahâbelerin icmaının bulunduğunu ve arkasında da heyetin diğer âzâlarının isimlerini bildiren birer yazı vardı. Ravza-i Mutahhara’da saklanan bu mushaf en son 1930’da görülmüştür. Topkapı Sarayı’ndaki mushafın bu olduğu zannediliyor. Mekke’deki nüsha 735/1335 senesinde Kâbe’de görülmüştür. Kûfe’deki mushafın bir ara Hıms kalesinde muhafaza olunduğunu Nablüsî (1731) söyler. Taşkent’teki mushafın bu olduğu zannediliyor. Basra’daki nüsha bir ara Kurtuba’ya götürülmüşse de, Muvahhidî devletinin kurucusu Abdülmü’min tarafından başşehri İşbiliyye’ye (Sevilla) naklolunmuştur. Bunun ölümünden (1163) sonra çıkan karışıklıklarda Portekiz’e götürülmüş; bir tâcir tarafından alınarak Fas’a getirilmiş; burada uzun müddet devlet hazînesinde muhafaza edilmiştir. İbn Battuta, Hazret-i Osman’ın şehid edilirken okuduğu mushafın bu olduğunu ve üzerinde kan lekelerini gördüğünü söylemektedir. İstanbul Türk-İslâm Eserleri Müzesi’ndeki mushafın Basra mushafı olduğu söyleniyor. 1904 senesinde Buharâ’da tesâdüf olunan böyle bir mushaf, 1923 senesinde Bolşevikler tarafından Moskova’ya götürülmüş; sonra Taşkent’e iade edilmiştir. Bu ilk mushaflardan birisi sonradan Mısır’a götürülmüştür. Amr bin el-Âs câmiinde idi. Mısır’ın fethinden sonra Yavuz Sultan Selim’e takdim olunarak Topkapı Sarayı’na getirildi. İstanbul’da bugün ikisi Hazret-i Osman ve üçü Hazret-i Ali’den kalma beş mushaf bulunmaktadır. Bunlardan biri Hazret-i Osman’ın, ikisi Hazret-i Ali’nin el yazısı iledir. Bu ilk yazılan yedi mushaf hâricinde, Sahâbe devrine ait bazı mushaflar, İstanbul, Kâhire, Mekke, Taşkent, Londra, Petersburg gibi dünyanın çeşitli beldelerinde mevcuttur.


21 Haziran 2010 Pazartesi
Alakalı Başlıklar